• 27 NİSAN Cumartesi 09:05
  • HV
Advert

Meral Asiltürk'e

Caner Ural
Caner Ural
Yayın Tarihi : 11-09-2023 20:40

Ayşe Kulin’in yazdığı, Nedim Saban’ın hem uyarlayıp hem yönettiği “Veda” adlı oyun 20 Eylül’de prömiyer yapıyor.

Oyunda Behice karakterini canlandıran Meral Asiltürk ile Tiyatrokare’nin yeni oyunu “Veda”yı, hayatı, oyuncunun sanat hayatını, AŞK’ı ve her şeyi konuştuk!

Milli Mücadele dönemini anlatan bir dönem eseri olan “Veda”da dekor ve kostümler Eylül Gürcan, ışık tasarım Ayşe Sedef Ayter, görüntü tasarımında Necati Demircan imzasını taşıyor. Bu sezon epey ses getirecek “Veda”yı pek yakında  sizlerle paylaşacağım.

 

Uzun zamandır beklediğimiz Ayşe Kulin’in ‘Veda’ adlı romanı Nedim Saban tarafından oyunlaştırıldı ve sahneye çıkıyor. Bu özel eserde Behice Hanım karakterini canlandırıyorsun, heyecan dorukta değil mi?

Hemde nasıl! Cumhuriyetin 100. yılında, gerçek yaşanmış hikayeden oyunlaştırılan bu eserin içinde duayen oyuncularla bir arada olmaktan ne kadar gurur duyuyorum anlatamam. Çok emek verdik çok.

Anlatabilir misin bize “Veda”ya  ve Behice Hanım karakterine nasıl hazırlandın?

Oyunun hazırlık süreci yaklaşık 1 yıldır devam ediyor. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin ilanını kapsayan dönemleri anlattığı için büyük bir tarihsel hassasiyetle çalışıldı. Behice, Osmanlı’nın son maliye nazırı Ahmet Reşat’ın eşi. Tarihte yaşamış bir insanı canlandırmak müthiş zormuş meğer. Behice daha önce oynadığım hiçbir karaktere benzemiyor. Oyunun en zor karakteri çünkü tüm oyun boyunca kendini var etmeye çalışıyor. Şimdilik bu kadar anlatayım, seyircilerimiz izlediklerinde ne demek istediğimi anlayacaklar.

 

Yine Tiyatrokare yine Nedim Saban, nasıl Nedim Saban ile çalışmak kolay mı ?

Tiyatrokare profesyonel tiyatro hayatıma başladığım yer, evim, ailem. Buradaki 15. yılım ve dilerim uzun yıllar sonra profesyonel tiyatro hayatımı da Tiyatrokare de sonlandırırım. Nedim Saban ile çalışmak hem kolay hem zor. Müthiş bir tiyatro emekçisi. Tiyatro yapmanın bu kadar zor olduğu bir dönemde, bazen hiçbir destek almadan büyük prodüksiyonlar çıkarıyor ve tüm detaylarıyla tek başına titizlikle ilgileniyor.  Onlarca emekçiye ekmek kapısı oluyor. Nedim Saban’ı tanımaktan, onunla çalışmaktan ve Tiyatrokare’nin bir parçası olmaktan çok mutluyum.

Ve kraliçe Nevra Serezli o da tam bir okul  değil mi?

Nevra Abla için müthiş bir tabir de bulundun gerçekten o bir kraliçe. Hatta kraliçe arı diyelim :) çünkü arı gibi çalışkan disiplinli her adımından bir şeyler öğreneceğiniz bir okul, bizlere her zaman yardımcı olmaya hazır. Nevra Abla ile sahnede rol arkadaşı olmaktan gurur duyuyorum böyle bir şans gerçekten herkese kısmet olmaz, biz onunla artık sadece sahneyi ve tiyatroyu değil yaşamı da paylaşıyoruz. Onu çok seviyorum.

Tiyatrokare sever  turne yapmayı, yine bol seyahat  görünüyor  sanırım.

Tiyatrokare’nin en taktir ettiğim tarafı Türkiye’de perde açmadığı şehir kalmamış olması. Bizim şehrimize niye gelmediniz diyecek hiç kimse yoktur. Türkiye’yi  her yıl bir kaç defa tavaf ediyoruz. Bütün oyunlarımız seyirci ile buluşuyor ve biletlerimiz aylar öncesinden tükeniyor. Bu sebeple turne yapmak çok keyifli. ‘Veda’ oyunumuzda da Ekim ve Kasım ayları boyunca bol bol turne yolları görünüyor. Tabii ki bu turneler en az 5 kg alma garantili :)

Ben çok iyi tanıyorum da anlatsana bize Meral Asiltürk kimdir?

Ben 43 yaşında, bir oğlu olan (Rüzgar), insan sever ve hayvansever bir kişiyim. Geleneksel bir aile yapısında büyüdüğüm için örf adetlere de bağlı bir kişiyim. Her zaman hayallerimin peşinden gittim. Buna engel olacak kimseyi hiçbir zaman dinlemedim. Özgür bir ruhum var ama aynı zamanda ev ve aile düzenini seven bir tipim. Dostluk ve sevgi benim Işığım. İyi insan olmaya çabalıyorum.. Ve bu çabam hiçbir zaman geçmeyecek.

Seninle sanırım iki yıl evvel yine Gecce için Anneler Günü ropörtajı  yapmıştık. Delikanlı  büyüdü mü?

Rüzgar büyüdü hatta evlere sığmıyor diyebilirim :)) Bu yıl 18 yaşına girecek. Hem ebat olarak hem yaş olarak bu kadar büyük bir çocuğun annesi olduğuma inanamıyorum :) çok iyi huylu sevgi dolu bir çocuk Rüzgâr. Her ergen gibi bu aralar biraz isyankar ama bu da işin tuzu biberi :)

Oyuncu olmak nasıl gelişti hayatında?

Oyuncu olmaya küçük yaşlarda karar vermiştim ve bu hayalimin peşinden giderek konservatuvara girmeyi hedefledim, bunu da  başardım.

Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümünden mezun oldum. Sonrasında da profesyonel olarak Tiyatrokare de başladım oyunculuğa. Tiyatro oyunlarım devam ederken bir çok dizide de rol aldım bunlardan en uzun süren “Beni böyle sev” oldu. “Elde var hayat”, “Adı efsane”, “4N1K” ise diğer uzun soluklu işlerim oldu.

Bir de canım arkadaşım Doğan Dileroğlu ile birlikte yarattığımız “Aşk Dediğin” adlı kabaremiz vardı onu da iki sezon oynadık kadın erkek ilişkilerini anlatıyordu kabare yapmakta son derece keyifliydi.

 

Bu aralar herkes oyuncu, eğitimli bir oyuncu olarak gözlemlerin neler?

Bence herkes oyuncu değil herkes oyuncu olduğunu sanıyor ama bu çok balon bir şey, oyuncu olmak ve ünlü olmak bambaşka iki durum. Çoğu ünlü olmanın peşinde ben onları ciddiye bile almıyorum. Gerçekten oyuncuysan tüm işlerde kaliten belli oluyor ve tercih edilen oluyorsun. Birkaç dizi yapmış ve sonradan adı bile anılmayan onlarca insan sayabilirim sana.

Bugüne kadar birçok başarılı iş de rol aldın, illa istediğin roller vardır, ilk etapta oynamak istediğin roller hangileri?

En korktuğum şey başıma geldi dönem işleri her zaman çok zordur ve şu anda Veda oyunuyla bu sınavını veriyorum. Oyuncu olarak beni zorlayan bir rolü çalışmak tabii ki çok keyifli.

Tiyatro mezunusun, tiyatro mu sinema mı ön planda?

Kesinlikle tiyatro sonsuza kadar tiyatro. Çünkü tiyatro bir oyuncunun er meydanıdır.

Ditijal işlere sıcak bakıyor musun?

Dijital işlere sıcak bakıyorum çünkü çalışma saatleri çok düzenli ve programları benim çalışma programıma çok daha uygun oluyor. Ayın 20 günü neredeyse oyunum oluyor ve bu düzenin içinde ana akım da bir dizide yer almak hiç mümkün değil.

Var mı pişmanlıklar yaşanmışlıklarda?

Konservatuvarı bitirdikten sonra yurtdışına gidip yüksek oyunculuk eğitimimi farklı ülkelerde yapmayı çok isterdim zamanı geriye alabilmeyi bunun için isteyebilirdim.

Hayatının hangi dönemindesin?

Hayatımın en güzel dönemindeyim belki de. Ne istediğimi ve ne istemediğimi çok iyi bildiğim bir dönem. Hayır demeyi bile öğrenmeye başladım öyle güzel bir dönemdeyim. :) Mesleki olarakta çok mutluyum.

Kırmızı çizgilerin neler?

Kırmızı çizgim bana yalanla dolanla gelme kardeşim! :)

Sosyal medyayı  yeteri kadar  kullanıyor musun?

Yeteri kadar kullanıyorum ama çok profesyonelce kullandığım söylenemez daha çok duygusal kullanıyorum. :) Mutluluklarını üzüntülerimi her dakikamı paylaşmayı seviyorum. :)

‘AŞK’  Meral Asiltürk’e  ne ifade ediyor?

AŞK  tam olarak Meral Asiltürk’ü ifade ediyor. Ben bir aşk insanıyım, aşk benim beslendiğim can damarım. Aşka aşığım ben. :) Bir kolye, bir ayakkabıya, bir arkadaşa, bir eve, bir çiçeğe aşık olabilim. Ama en çok sevgilime aşığım! :) Bir kadın ne ister? Çok sevilmek, çok sayılmak, saygı duyulmak… Bütün bunların içinde bir de el üstünde tutulduğum ve ayaklarımı yerden kesen bir aşkın içindeyim. Maşallah diyelim lütfen :)

Hayvanları seviyorsun değil mi?

Ahh Caner’im ahhh! Biliyorsun bir kaç gün önce canım Gazoz kızımı kaybettim. Tarifsiz üzüntüler içindeyim. Minik kalbi ameliyatı kaldıramadı ve zaten melek olan kızım bu dünyadan gitti. Bu soruyu şimdi senin ile konuşurken bile  buna inanamıyorum çünkü bir gün onun yok olacağını hiçbir zaman düşünmemiştim. Onu çok özlüyorum. Gazoz barınaktan kurtardığım bir candı. Altı yıldır beraberdik. Dünyanın en sevgi dolu en iyi huylu köpeğiydi Gazoz kızım. Cennettedir umarım..

Evde ki Meral  boş gününü nasıl değerlendiriyor?

Evde olduğum günler benim için hediye. :) Boş günümde evden hiç çıkmayıp zamanın keyfini sürmeyi çok seviyorum. Yemek yapıyorum ve tabiki yemek yiyorum sürekli olarak. :) Bol bol tavana bakarak dinleniyorum. :) İzleyemediğim filmleri dizileri biriktirip onlara bakınıyorum . Ailem ve sevdiklerimle vakit geçiriyorum.

Tiyatro dışında yeni projeler var?

Görüştüğüm bir dizi projesi var ama bu kadar yoğunluğun içinde nasıl şekillenecek hep beraber göreceğiz. :)

 

***

 

ALANYA’DA 36 SAAT!

Antalya’da  gerçekleşen 2.FoodFest’ten sonra buralara gelmişken yaklaşık 20 yıldır gitmediğim Alanya’ya bir “Merhaba” diyeyim dedim.

Antalya - Alanya arası otobüs ile 2 saat gözüküyor, sağa sola bakar yol geçer dedim ama oralarında trafiği bizim buraları geçmiş! Tamı tamına 3.5 saat  sürdü yolculuğumuz; sadece 10 dakika ihtiyaç molası verdik. Hız kesmeden yol aldık ama adım adım.     

Öğle sonrası vardığım Alanya’da  ilk durağım o meşhur Kleopatra Plajı oldu, bembeyaz kumlar ve nefis deniz yanında sahilde  20 yıla yakındır ev pastaları yapıp satan Kezban Hanım’ın elmalı  tartı muhteşem idi. Alanya geccelerinde öncelikle 1955’den beri faaliyet  gösteren çarşı içindeki Ravza Restaurant’ta akşam yemeğini aldık, pideleri güzeldi. Geçen yıllarda Kenan Erçetingöz ve Gül Erçetingöz çiftinin çok sıklıkla gittikleri ve benimde  merak ettiğim Anjeliq House’a yemek  sonrası akşam kahvesi için uğradık, kumlar üzerindeki masaları çok şık objeleri bulunan mekanda  kız ve erkek garsonların servis kıyafetlerinin şıklığı yanında Dj Afroman'ın keyifli seçkileri mükemmel idi. 20 odalı Anjeliq Housea 2021 yılında arkadaşım Pınar Koyun ve eşine burayı önermiştim, Pınar o zaman deneyimlediği  bu şirin mekanı halen anlatır her Alanya kelimesi geçtiğinde, kısmet  bir sonra ki Alanya gezimde Anjeliq House’u daha kapsamlı anlatırım sanırım.

Ve Alanya gecceleri son 3.5  yıldır pandemi ile beraber biraz yabancı kaldığım geccelere Alanya’da rastladım. Barlar sokağında eğlence muhteşem idi. Hani geccenin kaçı iğne atsan yere düşmeyecek gibi kitle vardı. Sokağın bir ucunda  Soho Club Alanya’ya uğradık, Dj Ahmet Erkut’un ritmik playlisti ile geccede çoşku  mükemmel idi. Barda bize servis yapan şef Selim Eren ve ekibine  teşekkür ederim. Soho Club Alanya, Alanya’da eğleneceğim diyebileceğiniz ender yerlerden.

Whitemoon Beach Club 10 Eylül’de sezon finali yapmış olmasına rağmen sanırım Alanya’da bu yazın en popüler mekanlarından biri olmuş. İzzettin Taşdak’ın işlettiği mekan yüzme havuzu yanında sıcak sulu jakuzi havuzu da mevcut, yeşillikler ve muz ağaçları içindeki kulüpte akşamları deniz tarafında  yemek servisi de bulunuyor. Dj Suat Ünlü’nün seçkileri ile kendimi bir anda  geçen yıllarda gittiğim Mikonos partilerindeki heyecanı  hissetmediğim değil hani, şehir içindeki Whitemoon Beach Club’u 2024  için aklınıza yazın.

Arkadaşımın yıllardır konakladığı adeta  evim dediği şehrin içinde denize  5 dakika mesafede Midi Suites’de konakladım. Ortamı, personeli ve temizliği ile gerçekten 10 numara 5 yıldız bir yerdi burası.

 Bu arada dönüş yolunu  Alanya’ya yaklaşık 45 dakika uzaklıkta bulunan Gazipaşa Havalimanı'ndan gerçekleştirdim. Öyle ferah öyle rahattı ki tam bir butik havalimanı  temizliği yanında çalışan personelinin kibarlığı  dikkatimi çekti.

 

***

 

EFES ANTİK TİYATRO’DA SENFONİK GECCELER!

Efes Antik Tiyatro’da sonbahar konserleri tüm hızıyla devam ediyor.  

15 Eylül Cuma akşamı sevilen müzisyen Yalın ‘Unutulmaz Şarkılar’ konser serisiyle geçmişten günümüze hafızalarımıza kazınan şarkılarını görkemli sahne tasarımı ve bigband orkestrasıyla seslendirecek.

16 Eylül Cumartesi akşamı ise ülkemizin yıldızı parlayan alternatif gruplarından Dolu Kadehi Ters Tut, ilk kez dinleyicilerinin karşısına  Şef Orhan Şallıel yönetimindeki senfoni orkestrası ve korosu eşliğinde çıkacak. Sıra dışı sesi ve özgün tarzıyla gönüllere taht kuran Cem Adrian ise 1 Ekim Pazar akşamı senfonik olarak yorumlayacağı şarkılarıyla hafızalarda yer edinecek. 

Biletler için: biletix.com

***

 

“DUYGULARIN EFENDİSİ” ve ÇETİN ÇETİNTAŞ!

Yazar Çetin Çetinbaş’ın Destek Yayınları’ndan yeni çıkan 10. kitabı ‘Duyguların Efendisi’ insanlara kendini tanıma ve varlığını daha derinden anlayabilme fırsatını sunuyor.

Bu kitapta Çetinbaş insanın içindeki duyguların doğuşunu, yönetimini anlatıyor. İnsan duygularının gizemli dünyasını araştıran ve bu konuda derin bir bakış açısını ortaya çıkaran yazar duyguların hangi ihtiyacı ortaya çıkardığını görmek ve yönetebilmek fikrini okuyucuna sunuyor.

Yazar  kitabını sadece yaşam kalitesini arttırmaya değil aynı zamanda yaşamın yönünü tayin etmeye odaklı öğretmen olduğunu ifade ediyor.