• 27 NİSAN Cumartesi 10:24
  • HV
Advert

Kendini Köroğlu hisseden balet; Erhan Güzel!

Caner Ural
Caner Ural
Yayın Tarihi : 05-02-2024 12:27

Bir halk kahramanı Köroğlu, destanlarda, hikayelerde Türk kültüründe özellikle Anadolu’da öneme sahip, ünlü balet  Erhan Güzel uzun yıllardır  hayalini kurduğu Köroğlu Balesi’ni 11 Şubat 2024 tarihinde  Cemal Reşit Rey  Konser Salonunda gerçekleştirdiği proje ile sahneye taşıyor.

Koreografisini Gökçe Sönmemiş ile gerçekleştiren Erhan Güzel  Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservaturı mezunu, adeta  bir bale tutkunu, uzun yıllardır bale sanatı  ile iç içe gerçekleştirdiği tüm projeler ile başarıdan başarıya  koşan Türkiye’nin dünyaca ünlü değerli sanatçılarından.

Erhan Güzel’in ‘Köroğlu Balesi’ nin müzikleri Ceren Türkmenoğlu, kostüm ve tasarım Barbaros Şansal imzalı, sahne tasarımını Çoşku Türel hazırlamış.

Köroğlu Balesi  11 Şubat 2024 ( prömiyer )  10 Mart 2024 ( saat 14 ve saat 20), 07 Nisan 2024  ( saat 14 ve saat 20 ) de sahnelenecek.

Kendini Köroğlu hisseden balet Erhan Güzel ile hafta içi ‘Köroğlu Balesi’ provaları sırasında  Cemal Reşit Rey  Konser Salonu Binasında bulunan Dans Studiosunda bu yeni projesini konuştuk!

 

  1. Neden Köroğlu?

Neden mi? Çünkü Türk dünyası çok geniş bir coğrafyada ve  Türk dünyasının en bilinen en değerli eserlerinden biri de Köroğlu’dur. Köroğlu garibanın mazlumun yanında olan  ve karşısında kim olursa olsun boyun eğmeyen bir halk kahramanıdır. Türk balesinin de bir halk kahramanına ihtiyacı  vardı.  Daha önceleri Fransız, İtalyan daha ziyade Avrupa bazlı baleler yapıldı dünyada Kuğu Gölü, Fındıkkıran gibi eserler bunların en önemli örnekleri oldu. Balenin sözsüz bir tiyatro  olduğunu bale terminolojisine, bale akademisine uygun hareketler ile bir hikaye anlattığını halkımız tam anlamıyla bilmiyordu. Baleyi sadece tayt  giyilen havada dönülen kızları havaya kaldırdığımız indirdiğimiz görsele dayalı bir show zannediyordu insanlar. Oysa bale bir hikayeyi dans ile anlatma sanatıdır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün 1933 yılında dediği gibi ‘ Avrupa’dan ne gelirse gelsin Türkleştirilerek gelmesi gerekir, biz eğer  bir şey  alacak isek Türkleştirerek alacağız’ bu çok önemli idi. Nasıl bir Kuğu Gölü Balesinin hikayesi  var bunu dans ile anlatıyorlar, Kral , Kraliçe, Prens, Prenses, Kuğu  gibi bunu dans ile anlatıyorlar, bizde de Köroğlu, Telli Nigar, Kurt Ali, Koca Yusuf’un kör edilişi, Bolu Beyinin lüzum edişi var hepsinin sonunda biz Köroğlu ve Telli Nigar’ın düğünü ile bitireceğimiz bir hikayemiz var. Biz o dönemde ne giyiliyorsa  onu giyeceğiz, mesala Kuğu Gölü balesinde Fransız kralları  tayt  giydikleri için tayt  giydiler, bizim dönemimizde şalvar  giyildiği için şalvar, cepken giyilecekse cepken giyeceğiz. Yani bir adet  beyaz tayt alıp Kuğu Gölü yapar gibi Köroğlu oynatmak, hem Köroğlu’na ayıptır, hem de bizim kültürümüzü yansıtmamaktır. Çok dikkatli olduğumuz adımlarımızı bilerek seçtiğimiz genelde Türk coğrafyasının dansına uygun hareketler seçtiğimiz baleyi Türk hikayesi ile anlatma isteğim benim çocukluğumdan beri vardı. Bu nedenle Köroğlu!

 

  1. Köroğlu  Balesi projesi nasıl gelişti!

Benim annem Bolu Dörtdivan Ovasında Kılıçlar Köyünde doğmuş, annemin yedi ceddide oralı, baba tarafım ise oranın biraz daha kuzeyinde kalan Gerede tarafından babam dedem Ankaralı olsalarda aslında Gerede’nin Göynüköğen Köyündendirler.  Ben aslen Boluluyum. Annemin doğduğu köyün biraz daha ötesinde Sayık diye bir  yer var, Köroğlu’nun da orada yaşadığı söylenir. Hatta babama da birçok yakını Köroğlu  der.

 

Ben Köroğlu  hikayesi ile büyüdüm, Köroğlu  ile doğdum, onu benimsedim, Köroğlu  projesini yapmak sanki ekmek yemek, su içmek gibi güzel bir şey  oldu. Olay  şöyle gelişti! Şu an Fatih Belediye Başkan adayı olan  Mahir Polat o zaman İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür A.Ş. de idi ayrıca   İ.B.B Kültür Dairesinin başında olan Volkan Aslan Bey ile konuşmuştuk. Ama  Köroğlu Balesinin isim babası  Mahir Polat’tır. Polat ‘ Erhan Bey  ben Köroğlu’nu çok severim bunun balesini yapabilir miyiz’ dedi. ‘Ben de ‘Başkanım ben zaten Boluluyum, Köroğluyum bunun balesini yapmak beni çok mutlu eder’ dedim. Proje olarak bunu düzenleyip başında durmaktan gurur duyuyorum ama koreografik olarak benim yakın arkadaşım Doç. Gökçe Sönmemiş bale sanatçısı ve öğretim görevlisi arkadaşıma ulaştım, sağ olsun o da kabul etti ve koreografiyi beraber  yapıyoruz. Gökçe Hoca  ile beraber  çalışmak muhteşem bir şey, daha evvelki yıllarda onunla konservatuarda eğitmenlik yaptığımız  zamanda birlikte Kita balesini sahneye taşımıştık. Zaten o dönemden çalışma yöntemlerimize aşinayız. Yaklaşık bir saati geçen kocaman bir bale olan giriş, gelişme ve sonucu olan Köroğlu’nda hemen sanat hem sanatçı hem Türk balesi kazandı. Bunun kazanılmasında büyük payı  olan İ.B.B ye Mahir Polat, Volkan Aslan tüm destek verenlere teşekkür  ediyorum. Onlar olmasa Köroğlu Balesi olmaz idi.

 

Bir destanı baleye taşımak nasıl bir duygu, kolay  oldu mu?

 

Bir destanı  baleye  taşımak kesinlikle kolay  olamazdı, ama dediğim gibi bu destan benim doğup  büyüdüğüm kanıma işleyen çocukluğumdan beri bildiğim bir  durum olduğu  için açıkçası  bildiğim yerden geldi soru, Köroğlu’nu hazırlarken zaten bir hayalim vardı. Bu hayali sadece  ortaya  koymaktı, yeniden okumak, Köroğlu’nu öğrenmek zorunda kalmadım, ben zaten Köroğlu’nu ezbere biliyordum. Sadece  geniş bir  literatür  çalışması yapmam gerekti, dünyada başka bir  yerde  balesi  yapıldı  mı diye. Operası, tiyatrosu, Azeri opera ve tiyatroları  var  ayrıca Azerbeycan da danslı  bir anlatımı var Köroğlu’nun ama net bir  şekilde klasik bale adımları  ile klasik bale temelli olarak 11 Şubat 2024 akşamı  dünya prömiyeri yapacağız. Bunun verdiği mutluluk huzur  ve heyecan beni çok mutlu ettiği gibi arada sırada şunu düşünüyorum eğer  80  yaşında  öleceksem herhalde ömrümden bir 7-8  sene giiti. Ama değer yine olsa yine Köroğlu  Balesini yapardım.

 

  1. Valla çok heyecanlanmaya başladım şimdiden Köroğlu Balesi’nin turnesi olacak mı?

 

Köroğlu  Balesi  dediğim gibi daha  henüz hiç sergilenmedi ilk defa bu Pazar orkestra ile koro ile kostümle makyaj ile ışık ile seyirci ile yan yana gelecek. Tabii ki herkes kendi çocuğunu  çok sever, herkesin çocuğu  dünyadaki en yakışıklı  en güzelidir, bu Köroğlu’da  benim çocuğum ve en güzel çocuk da benim çocuğum, karşı  tarafında  seveceğini beğeneceğini düşünüyorum, umarım benim dediğim gibi olur, eğer bu oluşumlardan sonrada bir turne olursa bunu tabii ki seyircim ile seve seve hatta gururla paylaşırım. En çok ulaşmaya çalıştığım yer Bolu  oldu. Bunu Bolu’ya ulaştırmak istiyorum. Rahmetli anneme, özellikle babama gitsin babam tam bir Bolu’dur, Köroğlu’dur. Köroğlu’nu babama atfediyorum. Babam olmasa olamazdı diye. Dediğim gibi yapmak istediğim en önemli turne Bolu  turnesidir, daha sonra dünyanın her yerine gitmeye sonuna  kadar açığım. Türk balesini herkesin bilmesini, geliştiğimizi  görmesini kendi kültürümüzü yaşatmak istiyorum.

 

  1. Kolay olmadı sanırım böyle bir proje için ekip  kurmak?

Bir Türk balesi  yapalım dediğimde tabii ki Türk müziği olmalı idi, bu coğrafyanın müziği olmalı idi. Hemen konservatuardan arkadaşım olan Ceren Türkmenoğlu’nu aradım. Keman sanatçısı olmasına rağmen kabak kemane de çalıyor  kendisi, Türk müziklerini musikiyi çok seven bir insandır. Ceren’e hemen Köroğlu  Balesi’nden bahsettim. Çok heyecanlanıp bize senfonik orkestranın çalabileceği  bir saati aşkın müzik yazdı. Çok güzel oldu, çok heyecanlıyım, kostümler için Barbaros Şansal’a rica ettim, Ve sevgili Barbaros ‘seve  seve yaparım’ dedi. Bence böyle güzel bir ekip  tarihte  ilk  defa gözüküyor. Türkiye’nin her yerinden danscılara  ulaşmaya  çalıştık, ama daha çok İstanbul’da  dans eden arkadaşlara ulaştık. Aslında çok yüksek dansçı skalam var elimde erkek dansçılarım ayrı güzel, kız dansçılarım ayrı  güzel, burada genç dansçılara  örnek olmaya çalışıyoruz. Profesyoneller olarak onlara dans ile okullarda öğrenemeyecekleri dersleri göstermeye çalışıyoruz.   Bazı şeyler okullarda öğrenilmiyor sağa çalışması  gerekiyor. Çok güzel çalışan genç dansçı arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.

 

  1. Köroğlu Balesi ile hayaller gerçek oldu mu?

 

Şöyle bir örnekleme yapayım mı? Tarih 18 Kasım 1920 İsveç Balesi, bizim Türk ve Müslüman kültürüne ait olan derviş hikayemizi aynı dervişlerin bu kaftanları, kavukları ile kendi duruşu ile balesini yapıyorlar, ve 1920 yılında bunu sergiliyorlar, ben bunu yıllar evvel ilk yüksek lisans tezimde yazdığımda çok üzülerek yazmıştım. Bale bir hikayeyi dans şeklinde anlatmak idi, bizim Türk olan  Müslüman olan kültürümüzü derviş kültürümüzü derviş bilgimizi aldı diğer insanlar kendi kültürlerine adapte ettiler. Buradan çıkaracağımız  sonuç eğer siz kendi kültürünüze sahip  çıkmaz iseniz sizin kültürünüzü alırlar, dünyanın her yerinde sahip  çıkarlar. Ben bunu okuduğumdan beri zaten kafamı her yastığa koyuşumda   gergin idim. Türkiye’de Türk balesi yapan çok az insan oldu. İki elin parmaklarını geçmeyecek kadar Türk koerograf var. Köroğlu Balesini şöyle düşünürsek İngiltere’de Köroğlu  Balesi yapılsa ne hissederdik, bizim kültürümüzü alıp oraya  götürüp sergilediler, demezmiydik biz neden yapmadık diye. Aslında  bence yeteri kadar  geç bile kaldık, geç olmasın güç olmasın bütün seyircilerimizi özellikle kendi seyircilerimi lütfen Köroğlu’na davet  ediyorum. Tabii ki herkesi.

 

4. Viyana Türkçe Tiyatro  Festivali başladı!

Avusturya’nın başkenti Viyana’da  yaşayan Nazmi Ateş’in her  yıl düzenlediği Viyana Türkçe Tiyatro Festivali  bu yıl 4. kez  düzenleniyor.

Festival 01 Şubat akşamı Çağlar Çorumlu, Erkan Baylav ve Albina Özen’den oluşan ‘ Şakşakcılar’ adlı  gösteri ile başlayacaktı,  fakat  ekibin  yurt dışı vizesi alamaması üzerine gösteri ileri bir tarihe  ertelendi.

08 Şubat’ta  şarkıları  ile Zuhal Olcay  Viyana’da yaşayan gurbetçilerin kulaklarının pasını alacak, şu sıralar Haluk Bilginer ile ‘Kel Diva’ adlı  oyunla sahnelerde  olan Olcay  sevilen şarkılarını Avusturya’da  yaşayan hayranlarına söyleyecek.

10 Şubat da  neredeyse 4 yıldır  kapalı gişe sahne alan Salih Bademci, Neslihan Arslan ve Nurhan Özenen’in rol aldıkları  ‘Fanatik’ adlı oyun,

13 Şubat’ta Engin Hepileri ve Neslihan Öztürk’ün rol aldıkları  ‘Akciğer’,

15 Şubat’ta  Doğu Demirkol’un stand up  showu,

02 Mart’ta ise  Gökhan Çınar’ın Katarsis – Gel Yeniden Başlayalım adlı interaktif semineri Viyana’da sahnelenecek.

 

Buray  Avrupa Turnesi’ne çıkıyor!

 

Son yılların en üretken yorumcularından özellikle besteleriyle ve söylediği şarkılarla herkesin gönlünde taht kuran Buray, 14 Şubat  itibari ile Avrupa turnesine çıkıyor.

Geçtiğimiz Kasım ayında yayınladığı  ve 14 şarkıdan oluşan  “Al Senin Olsun Dünya” albümü ile büyük ses getiren Buray, sırasıyla Almanya, Hollanda, Belçika ve İngiltere’de vereceği konserlerle birlikte hayranlarıyla buluşacak. Yurtdışı ve yurtiçi konserlerine tam hızla devam eden  Buray, yılbaşı  sonrası  youtube da yayınladıpı  ‘ Ne Gezdin Be Buray’ programı çekimleri için gittiği Afrika gezisinden döner dönmez Anadolu’da  birkaç şehir de  konser  vermişti.

 

En son bu hafta sonu 2 Şubat’ta Vadi İstanbul Jolly Joker ve 03 Şubat tarihindeki Kartal İstMarin Jolly Joker konserleri sonrası bu hafta 09 Şubat Cuma akşamı Maslak TİM sahnesinde hayranları ile buluşacak.

 

Diyarbakır

1. Uluslararası Sur Kısa Film Yarışması  12-14 Şubat 2024 tarihleri arasında   Diyarbakır'da  gerçekleşecek.       

Festival Başkanı Hozan  ile  Erdal Açık ve Esra Açık  toplumsal yönelik olarak konu başlığı  uyuşturucu bağımlılığı olan 1. Uluslararası Sur Kısa Film Yarışması'nı düzenlemeye  karar  vermişler. En başta Diyarbakır Valiliği, Sur Kaymakamlığı, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir Sındırgı Belediyesi, Anadolu TV ve yerel markalarla sponsorlar olmuşlar.

 

Ekip  dünyanın bir kaç ülkesinde tanınmış yönetmenler ve dünya yazarlar birliği üyesi Türkiye’de tanınmış ünlü yazarlar, sanatçılar , yönetmenler, oyuncularla, bürokratlarla irtibat kurup onlarında projede destekte bulunduğu ve yer alacağını resmi bir şekilde açıklamışlar.

 

Hozan Taş’ın tüm gayesi gençlerin uyuşturucu dan uzak tutup sanata yaklaşım yapmaları için sürekli çaba sarf etmek olmuş, bu nedenle konu ile ilgili bir film festivali gerçekleştirmeyi amaçlamış.  Taş konu ile ilgili olarak  '  Uyuşturucunun dili,rengi, ve ırkı yoktur herkesin kapısının önünde barınıyor gelin bunu hep birlikte yok edelim Türkiye’nin heryerinden gençleri koruyalım.' diyor.

 

 

Aslen Diyarbakırlı olan 1995  doğumlu Hozan Taş 2014 yılında İstanbul Kadıköy'de bulunan  Kadıköy Oyuncu Sahnesinde kamera önü ve temel oyunculuk ile ilgili 2 yıllık eğitimini almış.

 Daha sonrasında 4 yıllık Diyarbakır Kent Konservatuvarı 'n da yazarlık eğitimini, halk oyunları eğitimini, müzik & ses açma eğitimini tamamlamış.

 

Bugüne kadar bir kaç tv dizisi ve sinema’da reji bölümünde yardımcı trafik yönetmenliği, oyuncu koçluğu, oyunculuk gibi bir çok alanda yer alan Taş.  Çocukluğunda  oyunculuk eğitimi için herhangi bir kurumda ve kuruluşlardan destek almadığı ve bu eğitimi almak için İstanbul’la gitmek gerektiğinde bulunduğu için  Diyarbakır’a dönüş yaparak kendi döneminde göremediği sanatsal çalışmaları için Diyarbakırlı çocuk ve genç yetişkin dahilinde gönülü eğitim verip eğitim sonrasında referans olarak önlerini açmak için halen çaba göstermekte.

 

             Ayrıyetten Diyarbakır'da çocuk tiyatrosunu kurup Türkiye turnesi düzenleyip güneydoğu ve doğu il ve ilçelerine kadar tiyatro gösterimi yaparak Türkiye’nin en ücra ilçelerine tiyatronun ne olduğunu çocuklara göstermek amacıyla turneler düzenlemekte.  

 

Diyarbakır’da 3 sezon  Şehir Tiyatrosunda oyunculuk yapıp daha sonrasında tekrar Stone theatre grubunu kurup özel tiyatro yaparak festivallerde,cafelerde, sokaklarda kendi maddi imkanlarıyla yetişirdiği öğrencilerle kendi yazdığı oyunlarla Diyarbakır’a tiyatroyu sevdirmeye ediyor.

 

Bakalım    1. Uluslararası Sur Kısa Film Yarışmasında  Diyarbakırlı sinema severler hangi filmleri izleyecek.

 

Üçlemenin ikinci kitabı ‘ İçimde Yanan Nehir’ çıktı!

 

Geçtiğimiz günlerde   İnkilap Yayınevi’nden yayınlandı Demet Cengiz’in yeni kitabı  ‘İçimde  Yanan Nehir‘

Biyografik roman niteliği ile ön plana çıkan bu roman, Deniz’in ikizi Yeter’in ve ilk aşkı Nile’ın yaşam öykülerini merkezine alırken, gündeme getirilmekten korkulan evrensel birçok insanlık problemine ve özellikle de Türkiye’de görmezden gelinen aile içi şiddet, cinsel istismar, ağır konulara başarıyla değiniyor. yoksulluk gibi konulara  değinmiş Cengiz  ‘İçimde  Yanan Nehir’de.

1999 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni bitiren yazar  daha sonra  Londra Westminster Üniversitesi'nde 'British Journalism Studies' eğitimi almış.  1996 yılında gazeteciliğe başlayan Demet Cengiz bugüne kadar Yeni Günaydın, Global, Business Week, Hürriyet, Sözcü vb. gibi birçok gazetede çalışırken  gazetecilikle beraber hazırladığı ilk romanı Adımı Deniz Koydular yanında  yedi adet kitabı bulunmakta.

 

Yazar  Demet Cengiz’in su üçlemesinin ikinci kitabı  ‘ İçimde Yanan Nehir’ den sonra  üçüncü kitabının adının içinde Göl geçeceğini belirtti.

 

‘Kapak Olsun ‘ zirvede!

 

Geçtiğimiz 28  Temmuz tarihinde  yayınlanan "Kapak Olsun" isimli şarkılarıyla rap dünyasına yeni bir soluk getiren Defkhan, Nellie ve Fredo’nun yükşelişi devam edeiyor.

Yaklaşık 9 milyona ulaşan dinlenme sayısı yanında cesur ve özgün sözleriyle dikkat çeken düet şarkıları ile Defkhan, Nellie ve Fredo’ ‘  Spotify Türkiye Viral 50 Listesinde zirvede!..

Sony Music etiketiyle çıkan ‘ Kapak Olsun’  bugünlerde viral bir efsaneye dönüşerek Türkiye’de müzik gündeminin nabzını tutan Spotify’ın “Viral 50” listesinde 3. sırada yer alırken, en çok dinlenen şarkılarda da 4. sıraya yükseldi.

Güçlü hikayesi ve enerjisiyle dinleyicilere farklı bir müzik deneyimi sunan şarkının bu hafta içerisinde  video klibi de  yayınlanacak.

Defkhan, Nellie ve Fredo’nun birlikte yarattığı sinerji ve benzersiz tarzlarıyla dikkat çeken şarkı; rap müziğin özgünlüğünü ve gücünü yansıtırken, dinleyicileri adeta büyüleyen bir performans sunuyor. Bu arada üç popüler  sanatçının ayrı ayrı yükselişleri de dikkat  çekiyor. Defkhan aylık dinleyicisi 1.8 milyon olurken Nellie ve Fredo’nun ayrı ayrı  dinleyici sayıları 1.3 milyonun üzerinde!