Yeni şarkılar neler diye ditijal dünya da dolaşırken ‘Ansızın Bi İnfilak’ın yenisi 22 Aralık tarihinde yayınlanan ‘YUH’ u fark ettim. Ve acilen Ansızın Bi İnfilak konseri bekliyorum.
Grubun adını çok iyi biliyordum ama şarkılarını hiç dinlememişim. ‘YUH’ u ve diğer şarkıları dinleyince bayıldım. Şarkı grubun davulcusu KaanYol tarafından yazılmış. Ve grubun solisti Emre Yasak şarkıya yorumu ile değer katmış.
Ansızın Bi İnfilak’ı Emre Yasak 2016 yılında kurmuş.
Sanatçı bir kaç cover grubunda solistlik yaptıktan sonra çocukluk hayali olan “kendi albümlerini yapma ve sahnede onlara ses verme” amacı ile ortaya çıkardığı ‘Ansızın Bi İnfilak ‘ı Edip Cansever’in “İnfilak” şiirinde yer alan bir cümleden ilham alarak isimlendirmiş Emre Yasak.
Ansızın Bi İnfilak 2013-2020 yılları arasında müzik yapan yeni tür gruplara verilen isim olan “Üçüncü Yeniler” akımının kült temsilcilerinden biri olmuş.
Grup yayınladığı 2 albüm ve 9 “single”dan, 17 şarkının söz ve müziğinde imzası olan müzisyen, şarkılarını yazarken, dinleyici olarak senelerdir biriktirdiklerini, yaşamın içinde karşılaştıklarıyla birleştirip, sade ve farklı bir dil kullanarak, her şarkının aklıda bir “kısa film” etkisi uyandırmasını amaçlıyor.
Bu şarkılardan; “Giderken” Bergüzar Korel ve Engin Akyürek’in rol aldığı “Bir Aşk İki Hayat” filminin “soundtrack”inde ve
“Eskidin” Kimse Kimseyi Sevmesin” “Keşke Burada Olsan” parçaları ise dijital platformlarda liste başarısı ile dikkat çekiyor...
‘Kadınlara Mahsus’ sinemalarda!
Senaryosunu Nergis Otluoğlu Akoğlu’nun yazdığı Serdar Akar’ın yönettiği “Kadınlara Mahsus” adlı film 22 Aralık’ta vizyona girdi.
Eşleri veya sevgilileri ile sıkıntı yaşayan 8 kadının Şile’de kişisel dönüşüm kampında bir araya gelerek yaşadıkları beyazperdeye taşınmış. “Kadın kadının kurdu değil, yurdudur.” sloganıyla vizyona giren film, karı koca ve sevgili ilişkilerini yansıtıyor.
Melisa Aslı Pamuk, Ceyda Düvenci, Aslı Tandoğan, Müjde Uzman, Yurdaer Okur, Şebnem Sönmez, Elifcan Ongurlar, Merve Çağıran, Başak Parlak, Nami Esatgil, Halil İbrahim Yılmaz ve Ertan Saban’ın rol aldığı ‘Kadınlara Mahsus’ kadına yönelik şiddet konusunu başka bir anlatımla sinemaya taşıyor. Tüm oyuncular rollerinin haklarını vermiş ama Şebnem Sönmez ve Ceyda Düvenci’nin rolleri gereği farkındalıklarını kameraya yansıtmışlar,
Erdil Yaşaroğlu ve ‘Transatlantik’
Erdil Yaşaroğlu’nun ikinci kişisel sergisi “Transatlantik”, 26 Aralık – 30 Ocak 2024 tarihleri arasında Alexandre Vallaury Binası’nda sanatseverlerle buluşuyor.
Yaşaroğlu dört yıl önce 2019 yılında gerçekleştirdiği ve mekana özgü büyük boyutlu yerleştirmelerle zihinlere kazınmış olan ilk sergisi “Oyun’’ dan sonra artık oyun alanı kurmaktansa heykelleriyle zihnindeki oyunu ortaya döküyor.
Sanatçının tanıdık, renkli, parlak yüzlerinin arkasındaki iç görüye ve derinlere indikçe ışığın azaldığı, karanlığın hâkim olduğu ama tıpkı okyanus tabanındaki akıl almaz canlılar gibi gizemli ve ışıltılı bir dünyaya işaret eden Transatlantik, görkemli bir yolculuğun müjdesini verirken içinde bulunduğumuz zamanın, insanlığı tehdit eden savaşların, görmezden geldiğimiz doğa yıkımının tedirginliğini de taşıyor.
Erdil’in, imzasına dönüşmüş tanıdık formları, sanatçının kadim dostları olan taş, bronz ve ahşap ile buluşuyor. Doğal malzemelerin sanatçıya neredeyse meydan okuyan dik başlı duruşu, uzlaşının sağlanmasının ardından bu defa zamana meydan okuyan, zamanla birlikte zenginleşen, kendini yeniden yaratan yapısı bu sergiyi oluşturan iç hesaplaşmayı da betimliyor.
Erdil Yaşaroğlu yaptığı açıklamada “Genellikle yaptığım heykellere insanların ilk yaklaşımı, renkli ve sevimli tarafından oluyor. Ama bir yandan bunlar, onları heykellerimin hikayelerine çekebilmek için hazırladığım küçük tuzaklar. Çok gri, sevimsiz ve zor bir dünyada yaşıyoruz. Dertlerimizi neşeyle anlatmayı seviyorum.Sergiye de adını veren Transatlantik işi bunun güzel bir örneği. Bir küçük transatlantik heykeliyle karşılaşıyorsun ve bu küçük sarı sevimli şey sana insanlığın dünyayı nasıl mahvettiğini anlatıyor. Transatlantik sergisinde renkli iç dünyamın yanında, gri ve siyah taraflarını da göreceksiniz.” diyor.
Randevu İstanbul’dan Muzaffer Hiçdurmaz’a ödül!
18-22 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilen 24.Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nin ödül töreni hafta içinde günü Atlas 1948 Sineması’nda ödül töreni gerçekleştirildi.
Kültür ve Sanata Katkı Ödülü, Sinemaya Katkı Ödülü ve Uluslararası Randevu Ödülleri olmak üzere üç kategoriye ayrılan ödüller sahiplerine takdim edildi.
Ödül töreninin sunuculuğunu ise başarılı bir şekilde oyuncu Zeynep Tuğçe Bayat yaptı. Bir dönem İspanya’da yaşayan ve orada da öğrenim gören Bayat’ın festivalin bu yılın ddak noktası İspanya olarak seçmesinden dolayı İspanya’dan gelen sanatçılar ise İspanyolca konuşması mükemmel idi.
Festival de Sinemaya Katkı Ödülü’nü Nurcan Kuzucan ve Fehmi Yaşar, yönetmen Muzaffer Hiçdurmaz’a takdim ettiiler. Yönetmenliği yanında Türk Sinemasına senarist, yönetmen yardımcılığı, oyuncu yönetmeni ve görüntü yönetmenliği yardımcılığı yapan Hiçdurmaz 2011 yılında gerçekleşen 12. Eskişehir Film Festivali’n de Emek Ödülü alan özel bir isim. Muzaffer Hiçdurmaz daha 15 yaşında film işçisi olarak sinema sektöründe çalışmaya başlamış. 1987 yılında ilk uzun metrajlı filmi Tarık Tarcan ve Müge Akyamaç’ın rol aldıkları ‘Çark’ filmini yönetmiş. Ve sinema sektöründe sayılamayacak kadar yapıma emek vermiş.
Ödülünü alan Muzaffer Hiçdurmaz; “Bebekliğim sinemayla başladı. Lütfi Ömer Akat hocam ile tanıştıktan sonra kitaplarla tanıştım ve senaryolar yazmaya başladım. 31 yıl sinema ve senaryo yazım dersi verdim. Yaşlılık denilen şey kapımı çaldı ve emekli olmak zorunda kaldım. Beni bu ödüle layık gördüğünüz için teşekkür ederim.” ifadelerine yer verdi.
Kaçırmayın ‘Canlı Radyo: Paris’in Delileri’ni!
Das Das’ın en yeni projelerinden ‘Canlı Radyo: Paris’in Delileri’ ni izledim geçenlerde.
Yazar Sevgi Türker Terlemez’in kaleme aldığı altı hikaye var sahnede, hani eskilerden hatırladığımız radyo tiyatrosunda tadında birbirinden hoş sesli Didem Balçın, Lila Gürmen ve Zeynep Şarlıgil yalın anlatımları ile Paris ile İstanbul arasında geçen her insanın kendi hayatı içinde yaşadıklarını anlatan, kendinizden kesitler bulacağınız hikayeler bunlar.
‘Canlı Radyo: Paris’in Delileri’ içinde çellist Gözde Gülşen’in müziği ile projeye kattığı keyif paha biçilmez, özellikle Ahmet Sipahi’nin hikayelere ses vermesi mükemmel.
Das Das’ın masalı bölümünde geçen etkinlik sırasında içkinizi veya kahvenizi yudumluyabiliyorsunuz.
Final bölümünde Didem Balçın’ın seyirci ile kontağı ve 2024 temennileri duygulandırmadı değil.
Kaçırmayın ‘Canlı Radyo: Paris’in Delileri’ni!