İnstagram: @nrdnyzbsgl
Dünyada pek çok insan olduğu yerden memnun değil, daha insani şartlarda yaşamayı hayal eden milyonlarca insan her gün ülke değiştiriyor veya değiştirmeye niyet ediyor.
Son yıllarda özellikle COVID'den sonra tüm dünyada ekonomik kriz çok hızlı bir tırmanışa geçti. Hala da tüm şiddetiyle artıyor.
Peki, bu kadar çok sayıda ülke değiştiren insanlar hallerinden memnun mu acaba? Hayır, pek çoğu değil!
Büyük hayallerle umutlarla yapılan bu değişikliklerin çoğunun sonu maalesef mutsuzluk oluyor. Çünkü hiçbir ülke kalifiye olmayan göçmenlere kucak açıp beklemiyor.
Veya da ağır işlerde ucuza çalıştıracak insanlara yer açıyorlar ancak. Bu da insani olmayan şartlarda yaşamayı gerektiriyor.
Konusunda eğitimli ve bir işte uzman olan profesyoneller ise çok ciddi bir rekabetin içinde buluyor kendini.
Amerika için konuşacak olursak, bu kadar rekabetin olduğu dünyanın her yerinden göç alan bir ülkede var olmak ve yaşam standardını yükseltmek hiç kolay değil. Diyelim ki akıllı, çalışkan ve işini iyi yapan birisiniz ve şansınız da yaver gitti ve bir düzen kurdunuz, evet kazanacağınız para Türkiye şartlarında kazanacağınızdan çok daha fazla olacaktır.
Ancak sağlık başta olmak üzere barınma, ulaşım, iletişim, vergi ve bu gibi kalemler sizden kazandığınızı hortumla geri alacaktır.
Sağlık diyip geçmeyin, bir dişiniz çürüse Amerika'da kendiniz çekip yeni diş yapmanın veya doldurmanın yollarını aramaya başlarsınız, faturayı görünce.
Zamanla başarınız ve tecrübeniz arttıkça taşlar da yerine oturacaktır ve yaşamınız güzelleşecektir ancak bu gerçekten ciddi bir emek ve yatırım gerektiriyor.
Ben kendi alanım olan restorancılıktan bahsedeyim biraz. Ülkemde çok uzun yıllar aynı işi yapmış olmama rağmen ve burada açtığım restoranım üç Michelin ödüllü popüler bir restoran olmasına rağmen nelerle uğraşıyoruz kısaca değinmek isterim;
Bir kere param var, işi biliyorum, giderim orada şu kadar ayda bir mekan açarım ve işletirim diyorsanız, hop orada bir durun derim! Amerika’da eyalet eyalet ve şehir şehir belediyelerin kurallarını, kanunlarını öğrenmeden bu işi yapmaya kalkarsanız, tüm paranızı batırır, demoralize bir şekilde mimari ustayı, aşçıyı suçlaya suçlaya geri dönersiniz. O yüzden bilen birisine danışmadan asla yola çıkmayın.
Öncelikle belediyeden yapacağınız işletme ve konsept için her detaya onay almak zorundasınız ve bu onaylar da öyle hızlı olmuyor, artık aylarca sürüyor, gelip kontrol etmeleri ve onay vermeleri. Konsept için de diyorum çünkü örneğin Miami Art Deco bir şehir ve şehrin dokusu bozulmasın diye tasarımınıza da karışıyor belediye. Füze yapsam uzaya yollasam da aynı işmiş diye düşünmeye başlıyorsun bir noktada.
Mesela su borularından sorumlu olan belediye müfettişi, verdiğiniz plana uymayan 1 cm'lik bir hatayı görürse her şey sil baştan. Yeniden çizim yaptır, yeniden planı onaylatır, yeniden ustaya anlat, yaptır, yeniden belediyenin ilgili departmanından randevu al, gelip görmelerini sağla, en iyi ihtimalle artı bir ay ve artı binlerce dolar para. En basit örneği verdim.
Diğer baca, yağ kapanı gibi konulara hiç girmiyorum bile, direk vazgeçirir insanı bu konular çünkü.
Diyelim her şeyi uygun şekilde yaptınız ve açtınız işletmenizi. Gelelim personel konusuna;
bu sektörde işini doğru yapan ve aidiyet duygusu olan personel bulmak define bulmak gibi bir şey buralarda.
Eskiden vize konuları bu kadar zor değilken, ülkenden aşçını yöneticini getirebiliyordun, artık onlar da hayal. Kendi imkanlarıyla gelmiş olanlardan size uygun olanları bulmak zorundasınız, yani çember gittikçe daralıyor.
İngilizce bilmeniz de yetmez bu arada. Bulaşıkçı olarak ise alacağınız Haitili ile işaret diliyle anlaşabildiğinizi varsayalım, arkanızı döndüğünüz anda tabaktaki tüm yemek artığını lavaboya dökerek (biraz önce yağ kapanı demiştim ya) grease trap'ın tıkanmasına sebep olur ve yüzlerce dolar verirsin açtırmak için, o da o anda yapacak birini bulursan.
Yoksa kendin veya personelin deliğe dalmak suretiyle tıkanıklığı açmaya çalışırsın.
Bu durum tekrar ederse de ceza alırsın, bu sefer hem ceza hem de tamirat parası ödemek zorunda kalırsın.
Bu örnek verebileceğim onlarca örnekten sadece bir tanesi.
Günümüzde restorancılığın geldiği noktayı ise dijital restorancılık olarak tanımlamak gerekir; bu demek ki servis verdiğiniz kişiler başarıyı olduğu kadar en ufak bir olumsuzluğu da her mecradan anında paylaşıyor ve işi sıkı tutmazsanız bu da size sürekli puan kaybettiriyor. Gözünüzü dört açmanız da yetmeyebilir, kötü niyetli birisi veya bir kıskanç rakip tarafından da sahte negatif yorum istilasına uğrayabilirsiniz, bunlarla da nasıl baş edeceğiniz bilmeniz gerek.
Bunun en iyi yolu da işinizi çok iyi yapıp pozitif yorumları arttırıp negatifleri gölgede bırakmaktan geçiyor.
Bu zaten başlı başına ayrı işlenmesi gereken bir konu, özellikle müşterinin gideceği her mekanı yorumlara göre seçtiği Amerika gibi ülkelerde sosyal medyayı doğru yönetmek oldukça önemli bir konu.
Neyse, bu kadar moral bozduktan sonra şunu da eklemeliyim ki eğer yaptığınız işte profesyonelseniz -bu her sektör için geçerli- Amerikan rüyası denen sihiri de yaşamanız mümkün.
Amerika ve yaşadığım diğer ülkelerde de gördüğüm akıllı, pratik, profesyonel ve çalışkan bir Türk dünyanın her yerinde başarılı olabilir ve bunu devam ettirebilir.
Demem o ki bir ülkeye gittiğinizde bir iş yapmayı, bir mülk satın almayı veya sadece yatırım yapmayı düşünüyorsanız, güvendiğiniz o bölgenin kodlarını ve DNA'sını iyi bilen birilerine muhakkak danışın. Ve yanı sıra da konusuna hakim, sizi doğru bilgilendirecek bir avukat da şart.
Kendi ülkenizde başarılı işler yapmış olmanız, bir başka ülkede her şeyi çok iyi bileceğinizin bir göstergesi değil, gereksiz ukalalık size zaman ve para kaybettirir.
Bu yazıyı çok uzun olmaması için ikiye böldüm; bir sonraki yazımda Miami'deki hayattan gece ve gündüz yapabileceklerinizden, popüler ve demode konulardan bahsedeceğim.
Şimdilik hoşça kalın.
Not: Bahsettiğim konularla ilgili tüm sorularınız için [email protected] email adresimden bana ulaşabilirsiniz.