• 29 NİSAN Pazartesi 11:13
  • HV
Advert

Michelin'in Başına Gelenler

Nurdan Yüzbaşıoğlu
Nurdan Yüzbaşıoğlu
Yayın Tarihi : 17-11-2023 17:54



Yazıma öncelikle Turizm ve Kültür Bakanımıza teşekkür ederek başlamak istiyorum. Yıllardır dünyanın pek çok ülkesinde, ülkelerin yeme içme mekanlarını kendi müfettişleriyle değerlendirip ödüller veren ve listeler oluşturan Michelin rehberi 2 yıldır artık Türkiye'de. Peki Michelin rehberi ülkemize geldi de ne oldu? Bize kendini sevdirebildi mi? Takdir edildi mi? Hayır. Neden? Çünkü ne demisler; herkesi memnun edemezsin; sen pizza değilsin!

İşte o yüzden de Michelin rehberi ülkemizde pek çok kişiyi memnun edemedi. Ödül alamayan mekan sahiplerini, onların arkadaşlarını, ailelerini, sadık müşterilerini, bazı köşe yazarlarını, mekanı olmasa da ödül alan kişileri kıskanan çevreleri vs. vs.

Mekanı olmasa da ödül alınmasından rahatsız olan, arkadaş dost gibi görünen insanların kıskançlığını bizzat yaşamış birisi olarak söylüyorum bunu. İki yıldır üst üste Miami'deki Türk restoranımız El Turco ile Michelin Bib Gourmand ödülü alıyoruz ve restorancılıkla alakası olmayan, Michelin'i yalnızca lastik markası sanan bazı arkadaşlarım bile bu işte bir 'katakulli' olduğunu düşündüler. İnsan psikolojisini anlamak cidden zor.

Ödüllerde 'katakulli' olamaz neden olamaz çünkü mekan sahipleri, işletmecileri veya şeflerin Michelin müfettişlerinin geleceğinden, kim olduklarından, ne zaman geldiklerinden asla haberi olmuyor. Birkaç kere gelip, yemekleri tadıp, lezzetini, sürekliliğini değerlendirip hesaplarını ödeyip gidiyorlar. Sonrasında raporlarını üst yönetimlerine yazıp işlerini bitiriyorlar. Ta ki verdikleri ödülleri açıkladıkları zaman işletmenin adı söylenene kadar da kimsenin haberi olmuyor ödül aldığından veya rehbere girdiğinden. Sonrasında teşekkür bile etmek istesen irtibata geçebileceğin bir kanal yok, kesinlikle ulaşılmazlar. Yani tabiri caizse 'hibernate' takılıyorlar. Hal böyleyken 1900 yılından beri varlığını sürdüren, prestijini koruyan, tüm dünyada yeme içme konusunda üst otorite olarak kabul edilen Michelin'e sataşmanın bize zerre faydası olmaz.

Demem o ki Michelin'in 'lastiğini patlatmak da bize nasip oldu, çok şükür' yerine ne güzel ülkemizde pek çok mekan ödül aldı, listeye girdi, adını dünyaya daha hızlı ve seçkin bir şekile duyurdu diye sevinmek daha entelektüel bir yaklaşım olur.

Konulara, olaylara yaklaşımların yıkıcı ve negatif olmasının bugüne kadar bir faydasını görmedik, pozitifliğe, motive edici yaklaşımlara, desteklenmeye hasretiz.


Yapıcı elestiri yapabilmek bilgi görgu işidir. Cahil bırakılan  toplumların entellektuelimsi kibirden haz almalarının benim anlayamadığım psikolojik bir açıklaması vardır elbet.


 
Konumuza dönecek olursak; Michelin rehberinin ülkemize gelmesi iyi bir şey. Son yıllarda maliyeti düşürmek ve geliri artttrmak için yeme içme mekanlarında kullanılan kalitesiz ürünlerin kalifiye olmayan personelin Türk gastronomisine zarar vermeye basladığını gözlemliyorduk.

Michelin rehberi gibi otoriteler; seçilen, ödul verilen, rehbere giren mekanların popülerliğinin artması ile olumlu bir hareket baslatmış oluyor. Bu işletmeler dikkat çekiyor ve sektörde mercek altına alınıyor ve diğer işletmelerin kendi eksiklerini görüp iyileştirme çabalarının artmasına vesile oluyor.

Gastronomi turizminin 2000'lerden itibaren atağa geçmesi ve bu sebeple seyahat edenlerin diğer turiste oranla birkaç katı daha fazla ülke ekonomisine katkı sağlaması günümüzde yeme içme konusunun gittikçe önem kazanmasına neden oluyor.

Şunu da hatırlamak gerekir ki artık dijital bir çağda yaşıyoruz, kuruluşu eski de olsa yemeği iyi de olsa cağa uymayan Google, Yelp, Trip Advisor, Open Table gibi platformlarda hakkında yorum bulunmayan sosyal medya kullanımına önem vermeyen restorancılıktaki teknolojik gelişmeleri takip edip kendine adapte etmeyen işletmeler radarın dışında kalacaklar.



Bu durumda yeni açılmasına rağmen bu dinamikleri doğru kullanan ve yemek ve servis işini de çözen yerlerin ödül almasına şaşıranlara da ben şaşırıyorum.
 
Sonuç olarak Michelin'in ülkemizde ödül verdiği, listesine aldığı, önerdiği tüm mekanları can-ı gönülden kutluyorum ve başarılarının devamını diliyorum.

Ödül almayı hedefleyen ödül umurunda olmasa bile daha iyi yemek, servis ve kalite için motivasyonu bulunan diğer işletmeleri de destekliyor ve Türk gastronomisinin dünya arenasında hak ettiği yere yani en tepeye bir an önce ulasması için kendi adıma her türlü desteği, çabayı göstereceğime söz veriyorum, nokta.