• 14 KASIM Cuma 14:30
  • HV

Elon Musk: Türk Olsaydı?

Gürkan Boztepe
Gürkan Boztepe
Yayın Tarihi : 10-06-2025 10:20

Amerika Birleşik Devletleri, tarihsel olarak “fırsatlar ülkesi” olarak tanımlandı. Her yeni nesil, kendinden öncekinden daha büyük hayaller kurma hakkını burada gördü. 21. yüzyıla geldiğimizde ise bu hayali en radikal ve teknolojik şekilde yeniden şekillendiren bir isim var: Elon Musk. Ancak bu başarı öyküsü, sadece bir bireyin değil, aynı zamanda bir ülkenin ekonomik, siyasi ve stratejik yöneliminin de aynası hâline geldi. Üstelik bu hikâyede yalnızca teknoloji yok; siyaset, kimlik ve küresel ekonomiyle ilgili derin gerilimler de var.

Musk ve Amerikan İnovasyonunun Sembolü

Tesla, SpaceX, Starlink ve Neuralink gibi dev projelerle Elon Musk, yalnızca sektör lideri değil, aynı zamanda ABD’nin küresel liderliğini pekiştiren bir stratejik aktör hâline geldi. Elektrikli araçlar alanında Tesla ile yaratılan dönüşüm, ABD’nin çevreci ekonomi hedeflerine güç verdi. SpaceX sayesinde, Amerika uzay yarışında yeniden başrolde. Starlink ise, dijital egemenlik ve uluslararası krizlerde stratejik avantaj sunuyor.

Musk’ın bu projeleri, ABD’nin savunmadan ulaşıma, enerjiden iletişime kadar birçok alandaki kapasitesini özel sektör üzerinden yeniden tanımlamasına olanak tanıdı. Ancak tüm bu yükseliş, zamanla siyasi hesaplaşmaları da beraberinde getirdi.

Trump’la Gerilim: Gücün ve İki Amerika’nın Çatışması

Elon Musk’ın siyasi arenaya doğrudan girişi, özellikle X (eski Twitter) platformunu satın almasıyla hız kazandı. Bu platform, ifade özgürlüğü tartışmalarının yanı sıra ABD iç siyaseti üzerinde büyük bir etki gücüne dönüştü. Eski Başkan Donald Trump’la yaşanan açık gerilim de bu bağlamda değerlendirilmeli.

Trump, Musk’ı zaman zaman “nankör” ve “sahte kahraman” olarak tanımladı; Musk ise Trump’ın artık siyaseten bir geleceği olmadığını ima etti. Bu çatışma, bir yandan teknoloji elitleri ile popülist siyasetçilerin çatışmasını, öte yandan da “eski Amerika” ile “gelecek Amerika” arasında süren bir ideolojik savaşın yansıması olarak okunabilir.

Bir Varsayım: Musk Müslüman Türk Olsaydı Trump Ne Derdi?

Başta İkisi de Kebap sever olurdu .Hatta Alman Döneri bir anda değişir Amerikan Buritosu şeklini alırdı , Elon Musk bir Müslüman Türk olsaydı, tüm bu başarıları elde etmiş olsa bile ABD’de aynı konuma gelebilir miydi? Trump gibi siyasetçilerin göçmen karşıtı ve İslamofobik söylemleri düşünüldüğünde, bu sorunun yanıtı oldukça karmaşık. Trump, geçmişte Müslüman ülkelerden gelen göçmenleri sınırlayan politikalar uygulamış, bu kimlikteki figürlere karşı sert söylemler benimsemişti.

Eğer Musk aynı vizyona, zekâya ve başarıya sahip bir Müslüman Türk olsaydı; büyük ihtimalle Trump ve benzeri çevreler onu daha çok sorgular, dışlar, hatta tehdit olarak nitelendirirdi. Bu varsayım, başarıya giden yolda “Memleket nere sorusunun” hâlâ ne kadar belirleyici olduğunu ve sistemin ne kadar seçici çalıştığını da gözler önüne seriyor.

Küresel Ticaret Savaşları: Vergilerle Korunan mı, Tehlike mi

Tüm bu iç politik gelişmelerin yanı sıra, ABD küresel ekonomide de ciddi bir kırılmanın eşiğinde. Çin başta olmak üzere birçok ülkeye karşı uygulanan yüksek gümrük vergileri, Amerikan sanayisini koruma amacıyla devreye sokuldu. Ancak bu politikalar kısa vadeli koruma sağlasa da, uzun vadede tehlikeli bir izolasyon riskini de beraberinde getiriyor.

Özellikle elektrikli araçlar, batarya teknolojileri, çip üretimi gibi alanlarda Çin’le girilen ticaret savaşı, Amerika’nın üretim maliyetlerini artırıyor ve bazı sektörleri rekabet gücünden yoksun bırakıyor. Elon Musk’ın kendisi bile bu gümrük vergilerinin bazı alanlarda ters teptiğini zaman zaman dile getirdi.

Ayrıca Çin, Güney Kore ve Avrupa gibi pazarlarda ABD ürünlerine karşı misilleme vergileri getirilmesi, Amerikan ihracatçılar için zorlu bir gelecek anlamına geliyor. Bu politikaların devamı, ABD’nin “açık pazar” ilkesiyle çelişirken, ülkenin inovasyon gücünü de sınırlayabilir.

Teknolojinin Işığında, Siyasetin Gölgesinde Bir Amerika

Elon Musk, bugün hem Amerikan inovasyonunun lokomotifi, hem de Amerikan kimliği üzerindeki tartışmaların merkezindeki figürlerden biri. Başarıları hayranlık uyandırsa da, bu başarıların nasıl algılandığı; kim tarafından ve ne şekilde “meşru” görüldüğü, kimlik siyasetinin acı gerçeklerini de bize hatırlatıyor.

Diğer yandan ABD’nin dış ticarette izlediği agresif korumacı politikalar, kısa vadeli faydaların ötesinde, küresel liderliğe zarar verebilir. Eğer ABD, teknolojiye yatırım yaptığı kadar dışa açıklık ve çok taraflı iş birliklerine de yatırım yapmazsa, bir Elon Musk’a sahip olması bile onu izole bir süper güç olmaktan alıkoyamayabilir.

Elon Musk’ın öyküsü, sadece bir başarı hikâyesi değil. Aynı zamanda Amerika’nın ideallerini ne kadar yaşattığını, ne kadarından vazgeçtiğini ve gelecekte hangi yolda yürüyeceğini gösteren bir pusula niteliğinde

Bu haftalık benden bu kadar kalın sağlıcakla …