Bu hafta yoğun geçti; yine. Rüzgarın beni savurduğu mekanlar, güzel filmler, tadımlamalar derken…
Domates Tabağı için 4 yılını veren bir şeften bahsediyorum. Şef Fatih Tutak; değerli ekibi danışmanlığında Peninsula İstanbul'da dün özel bir mekan açtı: GALLADA.
Öncelikle her mekana sistemin oturması için yaklaşık 3 ay tanımak lazım. Bizim Türk milleti gençliği genelde mekanlarda görünmek ve Instagram'a "Ben de buradaydım." demek adına gittiği için, 3 ay çok uzun bir süre. Türk influcerımsı gençler için bir mekanı tüketme süresi maximum 30 gün.
Üç - beş kişi gitti mi, herkes koşuşturup gider. Ne yediğini bilir, ne de içtiğini ve lezzeti, ne de şef ve ekibinin işletmenin ne zor süreçler geçirdiğini.
Gallada'da tüketilecek mekanlar arasına girmeyecek ve klasik olacağı inancındayım. Geçenlerde bir soru ile karşılaştım; "Balıkçı veya kebapçı olmayan İstanbul’da 20 yıl ve üzeri kaç mekan var?". Önemli bir soru aslında.
Gallada ile ilgili genel başlıkları aşağıda özetliyorum.
*Otel içinde en önemli alanda diyebiliriz.
*Dekor, sadelik gayet başarılı. Kışın kapalı alanı yeterli olur mu sanmıyorum ama göreceğiz.
*Menülerde Fatih Tutak ve ekibi belli ki çok emek sarfetmiş. Özellikle Anadolu İpek Yolu kültürü ile Asya Mutfağı karışımı; sade, yaratıcı ve etkili nefasetli bir menü hazırlanmış. Bu menüler talepler doğrultusunda evrilecektir ama genel olarak hiçbir yerde benzeri olmayan lezzetler ve sunumlar.
*Özellikle Domates benim favorim; Közde soğan ile kıl biberle 24 kez denenerek bulunmuş Domates Tabağını tavsiye ediyorum.
*Ördek Tandır; herkesin istediği ve en çok satılan ve sunum açısından da ilgi çeken bir format.
*En sevdiğim deniz mahsulü ise; Dalyan Mavi Yengeçli Mantı. Özellikle üzerinde Havyar ile birlikte tek hamlede kesmeden ağzınıza atacaksınız. Pişirilme oranları çok başarılı olmuş ve uyumlu.
*Ayrıca Odun ateşinde Fener Balığı, siyah salça ve yoğurt ile uyum sağlamış diyebiliriz. (İzmirlİ olarak soslu balık sevmeme rağmen.)
Ama beni en etkileyen tatlılarda uğraşılmış olması ve nerdeyse tüm çalışanların tüm menülere hakim olması oldu.
Demir Tatlısı; zencefilli şurubu, muz ve yer fıstıklı dondurma ile uyum sağlamış ama ben çikolata delisiyim diyenler için de Donuk Çikolata Mus; Madagaskar vanilyası ile tavsiye ediyorum.
Bu arada Fatih Tutak işinde iyi ama bazı masalara özellikle uğrayıp özellikle ilk haftalarda yorumları kendisi alması lazım. İnsan iletişimi bizim işlerde çok önemli.
Zaten sempatik ve alçakgönüllü ama onu hiç bilmeyen burnu havalarda misafirler "Masamıza bile gelmedi!" diyebilir.
Ayrıca eleştirebileceğim en önemli konu: Müzik!
Müziğin tarzı değil yemeği ve konuşmaları bastıracak kadar yüksek tonda ilerlemesi. Orası bir otel restoranı değil artık orası bir şef restoranı. Bu şefe otelin saygısı açısından kulüp tarzında değil soft şekilde yemeğin önünde mekanı öne çıkarmadan gelen yaş ortalamasını görerek çalması lazım DJ kardeşimizin. Bu konuda özellikle uyarı yapmış olmama rağmen DJ kendini kaptırmış çaldı. Akşam 22:30 sonrası belki anlarım ama yemek zamanı yemeğe, şefe saygı şart .
***
Neyse bu hafta İstanbul’da Bizans Mimarisi sergisini kaçırmayın derim. Yeri çok basit İstiklal Caddesi Koç Vakfı içinde. Özellikle Ayasofya tarihi ve İstanbul'daki Bizans etkileri ve gastronomi kültürü hakkında pek çok merak ettiklerimi orada buldum.
Bu haftalık benden bu kadar kalın sağlıcakla …