• 29 NİSAN Pazartesi 08:46
  • HV
Advert

Atatürk'ün hayatını kurtaran saat

Gürkan Boztepe
Gürkan Boztepe
Yayın Tarihi : 29-05-2023 13:20

Çanakkale Savaşı’nın Mustafa Kemal Paşa’nın askeri kariyerinde önemli bir yer tuttuğu bilinmektedir. Çanakkale, tarihte, Atatürk’ün yaralandığı yer olarak da iz bırakmıştır. Atatürk’ün 10 Ağustos 1915 günü Conkbayırı’ndaki çarpışmalarda bir şarapnel parçasıyla yaralanmasını bir cep saati önlemiştir.
 

Bu saat, Atatürk tarafından Çanakkale’de birlikte görev yaptığı Alman Generali Liman Von Sanders’e hediye edilmiştir. Saatin akıbeti konusunda tam ve sağlıklı bilgiye sahip değiliz.

Von Sanders’in 1929’da ölümünden sonra saatin kime ve nasıl geçtiği tam olarak bilinmemektedir. Çalındığı ya da bir Amerikalıya satıldığı görüşleri kesin değildir.

Bu saati üreten Omega firması, 1939’da Atatürk’ün von Sanders’e hediye ettiği bu saati bulmak için bir kampanya başlattı.

Hikaye şöyle ;

Mustafa Kemal Atatürk, Ruşen Eşref (Ünaydın) ile 1918 yılında yaptığı röportajda Çanakkale Muharebeleri Conkbayırı Cephesi'nde 9-10 Ağustos 1915 günlerinde yaşananları şöyle anlatıyor: "Muharebe meydanında cereyan eden hali temaşa ederken bir şarapnel parçası göğsümün sağ tarafına çarptı. Cebimde bulunan saati parça parça etti. Vücuduma nüfuz edemedi. Yalnız kalınca, derin bir kan lekesi bıraktı. Bu saat enkazını bilâhare, bugünün hatırası olmak üzere, Liman (Von Sanders) Paşa'ya verdim. O da aile asalet armasını hâvi, kendi saatini bana verdi."

250 BİN FRANGA ALALIM

Atatürk'ün hayatını kurtaran saatle ilgili sağlığı boyunca kamuoyunda bilinen bir gelişme yaşanmıyor. Ancak Ulu Önder'in ölümünden kısa bir süre sonra saatin akıbetiyle ilgili haberler çıkıyor. Son Posta gazetesinin, 16 Ocak 1939 tarihli nüshasında, "Çanakkale'de Atatürk'ün hayatını kurtaran saatini, bir saat fabrikası 250 bin franga almak istiyor. İsviçre'deki maruf saat fabrikası, İzmir'deki mümessiline gönderdiği bir telgrafnamede, Conkbayırı'nda Atatürk'ün hayatını kurtaran saatin aslının veya fotoğrafının kimde bulunduğunu bildirene 1000 İsviçre Frankı vereceğini, saati de 250 bin franga satın alacağını bildirmiştir" haberi yayınlanıyor. Daha sonra çıkan haberlerde de bu saat firmasının Omega olduğu yazılıyor.

Conkbayırı'nda iki komutan arasında saatlerin değişimine de şahitlik eden Çanakkale muharebeleri komutanlarından Albay Haydar Mehmet Alganer, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Münih Konsolosluğu görevindeyken görüştüğü General Sanders'in saati çok kıymetli bir hatıra olarak sakladığını aktarıyor. Yine Alganer'in anlatımlarına göre, Çanakkale Cephesi Komutanı Alman General Sanders'in 1929 yılında ölümünden sonra Türk hükümeti saati eşinden alıp müzeye koyma talebinde bulunuyor.

Sanders'in eşi, "Saatin Paşa'nın ölümünden sonra eve giren hırsızlarca çalındığı" yanıtını veriyor. 1933-34 yıllarında Milli Eğitim Bakanı olan Yusuf Hikmet Bayur ise saatin Liman Von Sanders'in ölümünden sonra ailesinden istendiğini ama gelen cevapta, saatin diğer vitrin eşyalarıyla birlikte satıldığının ve nerede bulunduğunun bilinmediğinin bildirildiğini aktarıyor.

1939 yılı şubat ayında Prof. Ludwig Bairer isimli bir rahip Berlin'deki Türk Büyükelçiliği'ne başvurarak, bir İsviçre saat fabrikasının Atatürk'ün hayatını kurtaran saatin yerini bildirene ödül vereceğini Alman gazetelerinde okuduğunu ve saatin nerede olduğunu bildiğini haber verdi. Rahip, saatin zemberek kapağında Türkçe bir kelime kazınmış olduğunu ve Sanders tarafından bir Alman subaya hediye edildiğini söyledi. Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hamdi Arpağ durumu Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu'na bildirdi. Saracoğlu da 21 Mart 1939 tarih 33542/108 sayılı yazı ile Başbakanlığa müracaat etti. Saracoğlu yazısında saati tanıyabilecek kişilerin kimler olduğunun araştırılmasını istedi. Atatürk'ün hayatını kurtaran saat olması halinde nasıl bir işlem yapılacağını da sordu. Başbakanlığın 27 Mart 1939 tarih 1469 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı'na yazdığı yazıda, "Keyfiyetin tetkik ile bu saatin mübayası hakkındaki mütalaalarının ve satın alınması istenirse karşılığının vekaletinizce temininin mümkün olup olamayacağının bildirilmesi" istendi.

Türk basınında da bu tarihten itibaren saatin akıbeti hakkında çeşitli yazılar yayınlandı. Saatin bulunması ve Türkiye’ye geri getirilmesi konusunda yapılan çeşitli girişimler istenilen sonucu vermemiştir.

O saat olmasaydı belki de şimdi bizler de olamazdık.

Ülkemizin kaderini değiştiren bu önemli kader anı hepimiz için çok önemli diye düşünüyorum.

Bu haftalık benden bu kadar ;kalın sağlıcakla ….