• 12 MAYIS Pazartesi 17:22
  • HV
Advert

Tarsus’a Altın Elma ile Gelen Uluslararası Onur

Gürkan Boztepe
Gürkan Boztepe
Yayın Tarihi : 28-04-2025 10:46

Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (FIJET) ve TYGD tarafından verilen ve turizm dünyasının “Oscar”ı olarak kabul edilen Golden Apple (Altın Elma) ödülünün bu yıl Tarsus’a verilmesi, ülkemiz için olduğu kadar Akdeniz’in bu kadim kenti için de büyük bir onur kaynağı oldu. Bu prestijli ödül, yalnızca Tarsus’un sahip olduğu tarihi ve kültürel zenginliklerin değil, aynı zamanda bu zenginlikleri koruma, yaşatma ve çağdaş dünyaya uyarlama konusundaki kararlı çabasının da bir takdiridir.

Tarsus, binlerce yıllık geçmişiyle adeta bir açık hava müzesidir. Antik çağlardan itibaren önemli bir yerleşim yeri olan kent, Hititlerden Romalılara, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, her biri bu topraklara kendi izlerini bırakmıştır. Bugün Kleopatra Kapısı’ndan geçerken, Roma yollarında yürürken veya St. Paul Kuyusu’nun başında bir an durup düşünürken, bu büyük tarihsel birikimi adeta iliklerimize kadar hissederiz.

Ne var ki, Altın Elma ödülü yalnızca geçmişin mirasına sahip çıkmakla kazanılmıyor. Tarsus, bu tarihi mirası günümüze taşıma ve onu çağdaş bir turizm anlayışıyla geleceğe aktarma konusundaki becerisiyle öne çıkmıştır. Klasik turizm modellerinin ötesine geçerek, ziyaretçilere sadece bir seyahat değil; bir deneyim, bir keşif ve bir kültürel etkileşim sunmayı başarmıştır. Tarsus, artık yalnızca gezilip görülecek bir yer değil; yaşanacak, hissedilecek ve damakta unutulmaz izler bırakacak bir destinasyon haline gelmiştir.

Bunda şüphesiz Tarsus’un gastronomik zenginliğinin rolü büyüktür. Kent, mutfağını yalnızca lezzet unsurlarıyla değil, kültürel bir hikâye ile birlikte sunuyor. Tarsus kebabı, humus, sarımsaklı köfte, cezerye ve daha nice yöresel tat, sadece damakları değil, zihinleri de besliyor. Her bir tarifin ardında yüzlerce yıllık gelenekler, aile hikâyeleri ve coğrafyanın sunduğu nimetler saklı. Burada yemek yemek, yalnızca bir öğün geçirmek değil; bir kültüre tanıklık etmek anlamına geliyor.

Tarsus mutfağının bu kadar etkileyici olmasının bir diğer nedeni de yerel üretimin ve doğallığın ön planda tutulmasıdır. Şehir, endüstriyel üretimden uzak, doğayla barışık bir gıda kültürünü yaşatıyor. Bu yaklaşım, günümüz dünyasında giderek daha fazla değer kazanan “sürdürülebilir turizm” anlayışının da bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Altın Elma ödülü, işte tam da bu noktada anlam kazanıyor. FIJET’in ödül kriterlerine baktığımızda, yalnızca estetik veya doğal güzellikler değil; kültürel mirasa sahip çıkılması, bu mirasın çağdaş yöntemlerle yaşatılması ve sürdürülebilir turizm uygulamalarının benimsenmesi gibi unsurların da büyük önem taşıdığını görüyoruz. Tarsus, bu kriterlerin her birini hakkıyla yerine getirmiş, köklü geçmişiyle geleceğin turizmine yön verebilecek bir model olmayı başarmıştır.

Bu başarı, elbette ki tesadüf değildir. Yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının, akademisyenlerin ve en önemlisi Tarsus halkının ortak emeğiyle mümkün olmuştur. Kentin her köşesinde hissedilen sahiplenme duygusu, kültürel mirasa duyulan saygı ve geleceğe duyulan umut, bu başarının asıl mimarlarıdır.

Tarsus’a verilen Altın Elma ödülü, yalnızca bir şehre verilen bir ödül değildir; aynı zamanda bir vizyona, bir emeğe, bir kültürel dirence verilen bir ödüldür. Bu ödül, Tarsus’un uluslararası arenada daha da görünür hale gelmesine, daha fazla turist çekmesine ve en önemlisi, kültürel değerlerini daha güçlü bir şekilde dünyaya tanıtmasına vesile olacaktır.

Bugün Tarsus sokaklarında yürüyen herkes, artık sadece bir tarihin izinde değil; aynı zamanda bir geleceğin şekillendiği topraklarda adım atıyor. Altın Elma, Tarsus’un geçmişine olduğu kadar, umut dolu geleceğine de verilen bir armağandır.

Bu vesileyle, Tarsus’un bu başarıyı sürdürebilmesi için hepimize büyük görevler düştüğünü de unutmamalıyız. Tarihine, kültürüne, doğasına ve mutfağına sahip çıkan bir anlayışla ilerlersek, bu ödül yalnızca bir başlangıç olacaktır.

Tarsus’a ve bu ödülün arkasındaki görünmeyen kahramanlara gönülden teşekkürler!

Kahramanlar derken; başta Belediye Başkanımız Ali Boltaç ve eşi inanılmaz pozitif ve insan ilişkilerinde çok başarılılar. Başkan 3 gün heyetimizin yanından hiç ayrılmadı; etkinlik ve turlarda birebir rehberlik yaptı. Adeta şehrin marka yüzü... 

Her yemekte tek tek masa masa dolaştı protokol ve ya gazeteci hiçbir ayrım yapmadı. Boltaç ailesi bu organizasyona kenetlenmişti. .Ali Boltaç, eşi ve çocukları ile hep yan yana ve inanılmaz destek. Kendilerine içten tebrikler.

Bir de en önemli konulardan biri olan 23 Nisan şenlikleri. Tesadüf bu ödül süreci 23 Nisan bayramı ile birlikte aynı günlere denk geldi. Belediye başkanımız ve kaymakamlık önderliğinde muhteşem törenler gerçekleşti. Mini mini yavrular, yerli yabancı tüm konukların gözlerinden yaşlar akarak muhteşem tören gösterilerini izlettirdiler. Atatürk’ün dünyaya armağan ettiği tek çocuk bayramının ne olduğunu 30 ülkeden gelen gazeteciler izleme imkanı buldu. Ben bile çocukluğumdan beri bu kadar güzel bir 23 Nisan şenliği kutladığımızı hatırlamıyorum.

Başkanın kayınpederinden kız kardeşine kadar Tarsus için çalışıyordu. Size şöyle söyleyeyim; ülkemizde sayılı olan organik Slowfood pazarından Tarsus’da var. (Hani yavaş şehir Seferihisar ve Foça ‘da olan.)

Bu Pazar Prof. Dr. Oğuz Özyaral ve benim için çok kıymetli… Biz de hemen oraya gittik. Bir baktık zeytinyağ standında Başkanın kardeşi Deniz hanım çalışıyor. Tesadüf orada tanıştık.

Şehir o kadar kenetlendi ki ben eve geldikten sonra orada tanıştığım Tarsus zabıta Emre Verdi beni aradı, "Ağabey sağ salim vardın mı? Bir arzun var mı? Yine bekleriz." diye... Abartmıyorum biz burada zabıta peşinde koştururuz, orada insana insan değeri verildiğini tüm yabancı konular ile yaşadık.

Gizli kahramanların başında bu işi planlayan Plantur sahibi usta Hüseyin Kurtoğulları var. Kimin aklına gelir Fijet ile Tarsus’u entegre etmek, kimin aklına gelir St. Paul klisesinde ayin için Vatikan temsilcilerini getirtmek, kimin aklına gelir İtalya Sicilya Palazzolo kenti ile kardeş şehir anlaşması yapılması, kimin aklına gelir Akdeniz Turizm Vakfı ile Tarsus’u entegre etmek... Ve daha nice fikirler... Sonra da hiç bunlardan haberi yokmuş gibi papyon ve beyaz ceketi ile masada huzur içinde ve gözyaşlarını gizleyerek olanları izlemek...

80 yaşında Allah hepimize böyle gururlu ve huzurlu dingin yaşlanmak nasip etsin... Ülkemiz için çalışanların elini öpmek lazım.

Gizli kahramanlardan biri de elbette Delal Atamdede. Normalde İstanbul Büyük klüpten dünayı kontol eden vizyoner gerçek turizmci. Yıllarını rehberlik mesleğine adamış çok özel biri. Şimdi Fijet Dünya Başkan yardımcısı. Bu ne gurur diyeceksiniz ama bize yetmez bu etkinliğin perde arkasındaki güçlerden. Şimdi yeni hedef Fijet Dünya başkanı olması. Ülkemize böyle bir gurur kazandırması hepimizi ilgilendiriyor. Gazatecilik ve turizmde bir dünya başkanlığı olması ülkemiz adına çok kıymetli.

Fijet Türkiye /Türkiye Turizm Yazarları ve Gazatecileri Derneği Yönetim Kurulu'muza buradan teşekkür ederim. Hepsi süreci çok iyi yönetti. Hem öncesi hem de inanılmaz ulusal ve uluslararası haber desteği sağladılar. Başkanlığını benim yaptığım dernekte çalışan tüm üyelerimiz bu organizasyonda bana ve yönetime desteklerini tam olarak gösterdiler.

Gizli kahramanlar bitmez ama Tarsus’ta tüm soğukkanlılığı ile süreci doğru yöneten profesyonel kadro ve özellikle özel kalem Kıymet Deniz Otaci’ye teşekkürlerimi sunarım.

Tüm transferlerde yanımızdan hiç ayrılmayan kan ter içinde   çalışan Köksallar Turizm acentesi sahibi Ferhat Köksal’a ve ekibine teşekkürler.

Bu nitelikli etkinlikte bizim için açılan otel Wyhandam St. Paul Hotel sahibi Huriye hanıma içten teşekkürler. Bir an olsun yanımızdan ayrılmadı. İnanılmaz emek sarfetmiş ve ortaya muhteşem bir butik otel çıkartmış. Alaçatı'daki otel sahipleri gelsin burayı bir görsün. Tarih ve kültür St. Paul kuyusunun yanında nasıl kurgulanmış diye…

Bu nitelikli etkinlikte çağırılmış olmasına rağmen gelmeyen Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ,TGA ve bakan yardımcılarının dikkatini çekmek isterim. Turizm; siyaset üzeri bir konudur. Dünya buraya gelmiş siz de gelseniz ev sahipliğine katkınız olur size ve ülkeye fayda olurdu. Yoksa biz zaten gerekli ev sahipliğini gerçekleştirdik.

Ülkemiz artık bazı kafaları değiştirmesi gerekmekte…

Bu haftalık benden bu kadar kalın sağlıcakla...