• 29 NİSAN Pazartesi 00:40
  • HV
Advert

2024 Markalaşma Yılı

Gürkan Boztepe
Gürkan Boztepe
Yayın Tarihi : 25-12-2023 13:00

İster kişisel ister kurumsal ister şehir ister ülke olarak marka değilsen; hakettiğinden azını alırsın. "Bu da ne demek?" derseniz; Bence marka olmayan hiçbir kişi ve kurum kendini doğru pazarlayamaz demek!

Konuyla ilgili  şehirlerden örnekler verelim...

Aşağıdaki 10 şehirden hangisi ilginizi çeker?

1-New York

2-Paris

3-Los Angeles

4-Londra

5-Miami

6-Bangi

7-Dodoma

8-Enugu

9-Kano 

10-Malobo

Sorunun yanıtı 1-5 arasında ise siz de marka olmuş kentler algısından etkilenmişsiniz. Yanıtınız 6-10 arasında ise marka algısından etkilenmemişsiniz. Dünyada keşfetmek istediğiniz yeni şehirler var demek.

Gelelim turist tercihlerine. Turistler de Gastronomi Turizmi Derneği'mizin yaptığı araştırmaya göre aşağıdaki alternatiflere göre gezmek istedikleri şehre karar veriyor...

1-Tarih ve kültür 

2-Gastronomi kültürü 

3-Doğal ve coğrafi zenginlik

4-Denizler ve sahil

5-Uygun fiyatlı tatil olanakları 

6-Eğlence 

Bu araştırma Gastronomi Turizmi Derneği için Xsights tarafından yerli ve yabancı turistler olmak üzere iki farklı paydaştan anket vasıtasıyla veri toplamış, masabaşı çalışması ile global sektörel raporları taramıştır. 

Araştırma kapsamında; 300 yabancı turistle katılımcı ile PAPI (Kağıt ve Kalem Kullanılan Yüz Yüze Görüşmeler) yöntemiyle görüşülmüştür. Masabaşı araştırması ile Emis (Euromoney İnstitutional İnvestor Company), TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu), Euromonitor, UNWTO (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü), Dünya Ekonomik Forumu, HowMuch ve TURSAB verileri taranmıştır.

En fazla turizm geliri olan ülkeler 

1- Birleşik Devletler

488 milyar dolar

 2- Çin 

224 milyar dolar

 3- Almanya

130,8 milyar dolar

 4- Japonya

106,7 milyar dolar

Gelelim MARKA olmanın öneminemarka, bir işletmenin algılanma şekli, vaadi ve anlatmayı seçtiği hikayedir diyebiliriz.


Markanızı yaratmak için aşağıdaki 8 adımı takip edin!

  1. Rekabeti ve hedef kitlenizi araştırın
  2. Marka kişiliğinizi oluşturun
  3. Doğru işletme adını seçin
  4. Akılda kalıcı bir slogan bulun
  5. Profesyonel bir logo tasarlayın
  6. Görsel bir dil tanımlayın
  7. Markanızın hikayesi olmalı; tutarlı bir şekilde uygulayın
  8. Hedef kitlenizi iyi araştırın

Markanızın derinliklerine inmeden önce, içinde bulunduğunuz pazarı, hedef kitlenizi ve doğrudan ve dolaylı rakiplerinizi inceleyebileceğiniz bir pazar araştırması yapın. Öncelikle hedef kitlenizin kim olduğunu anlamaya çalışın ve ideal müşteri profili oluşturun. Yaşları, meslekleri, ve ilgili alanları olmak üzere gruplara ayırın.

İyi bir isim, işletmenizin markasını ve güvenilirliğini büyük ölçüde artırır. Kısa, tatlı, telaffuzu kolay ve akılda kalıcı bir isim bulun. Bu, insanların sizi kolayca tanımasına yardımcı olur. Bir isim düşünürken ilerde büyüme payınızı hesaba katarak işletme adınızı daha geniş tutarak seçmeyi deneyin. 

Akılda kalıcı bir slogan da çok önemli. Bu anlamda ülkeler şehirler için pek çok örnek verilebilir mesela; I Love NYC, Visit Espana, Incredible India gibi...

 

Ayrıca renk seçimi de marka hakkında bir bilgi verecektir.

Renklerin anlamları;

  • Sarı renk: Geçiciliği, kısa süreli olmayı temsil eder. Dikkat çekici bir anlamı vardır.
  • Mavi renk: Sakinlik ve sağlıklı olma anlamı taşır.
  • Gri renk: Ciddiyet ve bürokrasi anlamına gelir.
  • Siyah renk: Güçlü olmayı, hırsı ya da üzüntüyü temsil eder.
  • Kahverengi: Samimi olma ve hareketlilik anlamı taşır.
  • Turuncu renk: Mutluluğu, hevesi, enerjik olmayı temsil eder ve dikkat çekicidir.
  • Pembe renk: Rahat olmayı temsil eder.
  • Beyaz renk: Saflık ve masumiyet anlamına gelir.
  • Kırmızı renk: Heyecan, sıcaklık, güç ve agresiflik anlamına gelir.
  • Mor renk: Asalet ve zenginliği temsil eder.
  • Yeşil renk: Huzur, umut ve güven anlamına gelir.
  • Su yeşili rengi: Dinginlik anlamı taşır.
  • Haki rengi: Doğayla bütünleşmeyi simgeler.
  • Lacivert renk: Otorite ve kendine güvenme anlamına gelir.
  • Turkuaz renk: Mutluluk ve hayattan zevk alma anlamı taşır.
  •  

Şimdi ister kişisel ister şehir ister de ülke olarak marka olmak zorundayız!

Bugün nerdeyse her kurumsal firmanın artık PR şirketi var. Ayrıca sosyal medya ekibi var. Artık bunlar İnsan Kaynakları gibi içinde bir departman veya Outsource edilmiş aylık dışarıya ücret ödeme yöntemi ile ilerlyor. Tabii bunlarda en önemli konu büyük fotoğrafı görmek ve hedefe doğru ilerlemek.

Aylarca çalışma yapıp hedefine ulaşamayan ve kapanan çok firma da biliyorum.

Özellikle kişisel markalaşma da aşırı önem arzetmekte.

Bakın popüler şeflerimiz artık kişisel marka ve hepsi sadece kendine değil temsil ettiği değerlere de saygılı olmak durumunda. Bugün Somer Sivrioğlu, Murat Bozok, Mehmet Yalçınkaya, Ömür Akkor, Ebru Baybara Demir gibi isimler nereye gittiğinden kimle oturduğuna kadar detaya girmek durumunda. Hepsi marka olmak için yıllarını harcadı. Markalaşmada işini iyi yapmak kadar; kişisel markanın doğru yönetilmesi de çok önemli.

Marka Doktoru'nu ilk kurduğum yıllarda; Mcken Erikson ve Marka Hulusi Derici ile de çalışma imkanım oldu. Bu süreçlerde Global markaların ve yerel markaların nasıl yönetildiğini ve anlık hatalardan nasıl etkilendiğini gözlemleme imkanım oldu. Yaşar Holding de üst düzey yöneticilik yaparken de masanın diğer tarafında Pınar, Bintur, DYO gibi önemli markalar tarafında karar verici olmanın zorluklarını yaşadım. Bu harmanlama turizm ve gastronomideki çalışmalarıma yön verdi. ETS'nin markalaşması ve Didim Turizm satış süreçlerinde rol oynamak da bana katkı sağladı. Günün sonunda ister turizm ister gıda sektörü olsun farklı düşünen ve hızlı uygulayan ve uygulama bütçesini masaya koyabilen kazanıyor.

Geç hareket eden çok sağlamcı kurumsal firmalar artık yöneticilerini gözden geçirme sürecindelere. Kalder-Peryön gibi derneklerin için İK müdürleri artık 40'lı yaşlarda…

Bizim 50'li kuşak bile onlara göre yaşlı kaldı. Zeki ve donanımlı yöneticiler artık sadece kendi ülkemiz içinde rekabet etmiyor. Global markaların içinde bir İtalyan - Hintlli veya Fransız  ile de yarışta olduklarını unutmuyorlar. Herkes elbette USD bazında aylık rakamlar kazanmak istiyor ama şirkete ne kazandırdığın konusu artık senin ne fark getirdiğin ile ilgili…Yıllar önce çok konuşulan ve sonra kabak tadı veren bir kelime vardı; İnovasyon… Bu farklı düşünme becerileri ve girişimcilik aileden - doğuştan ve ülkenin konjüktürel durumundan gelir.

Gana'da doğan bir çocuk çok farklı düşünde bile ailesinin, ortamın ve ülkenin olanakları yoksa o da bir yere kadar katkı sunabilir.

Bugünlerde de kabak tadı veren yeni kelimeler;Sürdürülebilirlik - Çevre ve Karbon Ayak İzi.

Günümüzde ülkemizde pek çok birbirine benzeyen insan - kurum var; ama kendine münhasır olanlar herzaman saygınlığını koruyor.

İşte ülkeler ve şehirlerde de durum aynen böyle. Kimileri diyor ki; Avrupa şehirleri çok güzel ama hepsi birbirine benziyor. Kimi de ABD çok güzel ama şehirler birbirine benziyor.

Uzakdoğu için de aynı şeyleri söyleyenler var ama artık her yer heryerde.. Bugün Taksim de iyi bir Çin lokantası bulup Sushi yiyebilirsiniz. Hatta içerde şef de Çinli olabilir. Bu rekabet içinde hepimiz girişimci kimliğimizi kaybetmeden risk alıp kendimiz, şehrimiz ve ülkemiz için fark getiren bir şey yapmalıyız. Bu arada fark getirmek için herkes girişimci olmak zorunda değil, yaptığı işi gerçekten iyi yapmak da çok önemli.

Markalaşma konusunda 3.kitabım 2024 ilk çeyreğinde çıkmış olacak. Bu konuda kitap ismi önerilerinize açığım. Biliyorsunuz ilk 2 kitabımın isimler; "Çok tadan mı çok gezen mi" ve "Gastroshow" idi…Yeni kitabımın ismi için katkılarınızı bekliyorum.

Hepimize başarı ve huzur dolu bir yeni yıl diliyorum.