Geçenlerde İtalya Umbria Bölgesi Spoletta kasabasında trüf mantarının müzesini gezme imkanım oldu.Orada nasıl bir ekonomi yarattığını ve ABD deki tüm michellin yıldızlı restoranlarda 6 nesil önceki firma kurulma süreçlerinden aile temsilcisinin Newyork’a bu mantarın önemini aktarmaya taşındığını ve ABD Başkanı (o dönemki) NİXON’un imzası ile tavsiye yazısı çıkarttıklarını ve nasıl bir ekonomi yarattıklarını son nesil kuşak temsilcisi olan şu anki patronun ağzından dinleme imkanım oldu.
70 çeşit Trüf mantarının en değerlileri tabii ki siyah olan.
Kilosu 2000 Euro’dan satılmakta. Şu anda ülkemizde İtalyan ürünleri satan bir markette bulmanız mümkün.
Köpekler mantarı özel kokusundan tanıyor!
Köpekler trüf mantarını kendine özel yoğun kokusundan tanıyor. Köpeklerin sadece mantarın yerini tespit etmesi yetmiyor, aynı zamanda hasar vermeden toprak altından çıkarabilmeleri de çok önemli.
Trüf avlayan köpekler bu sektör için o kadar önemli ki, rakip avcıların zaman zaman birbirlerinin köpeklerini zehirleyerek öldürdükleri haberleri çıkıyor.
Bu sene Kasım ayında yapılan bir açık artırmada, 850 gram ve en büyük trüf mantarlarından biri 75 bin euro'ya alıcı buldu.
Ülkemizde durum nedir?
"Eylem planı kapsamında 3 bin 840 dekarlık alanda trüf ormanı tesis edildi"
Karacabey, Orman Genel Müdürlüğü olarak hem orman köylüsüne yeni bir gelir kapısı açmak hem de yüksek ihracat potansiyelini yakalamak adına 2014-2019 yıllarını kapsayan Trüf Ormanı Eylem Planı'nın 17 Orman Bölge Müdürlüğü’nde uygulamaya alındığını ifade ederek, "Bu eylem planı kapsamında 3 bin 840 dekarlık alanda trüf ormanı tesis edildi. Trüf mantarına en elverişli olan şehirler; Kahramanmaraş, Adana, Konya, Antalya, Denizli, Isparta, Muğla, İzmir, Bursa, Kütahya, İstanbul, Bolu, Zonguldak, Kastamonu, Amasya, Giresun ve Artvin’dir. Özellikle İstanbul ve Trakya’da bolca trüf mantarı toplanabilmektedir. Her yıl ortalama 20 bin adet trüf aşılı fidan üretimi yapılarak, yapay trüf bahçeleri tesis ediliyor." diye konuştu.
"2020 yılı itibarıyla Türkiye’de 400’e yakın trüf avcısı tarafından doğadan toplanan değişik cinslerdeki 60 ton civarındaki trüf mantarının ticari hacmi yaklaşık 220 milyon liraya ulaştı. Bugün Türkiye’de 400’e yakın aile trüf mantarın ile geçimini sağlamaktadır. Ekonomik olarak çok değerli olan trüf türleri dünyada dar bir coğrafik alanda, sınırlı miktarda yetişmektedir. Buna karşılık dünya çapında her geçen gün artan talep karşılanamamaktadır.
Dünyada ekonomik değer bakımından önemli 5 tür bulunuyor. Bunlar Tubermagnatum, Tubermelanasporum, Tuberaestivum (sinonim Tuberuncinatum), Tuberbrumale ve Tuberborchii. Ülkemizde ticari öneme sahip türler ise; Tuberborchii, Tuberaestivum (sinonim tuberuncinatum), Tuberbrumale, Tubermelanosporum, Tubermacrosporum, Tubermesentericum’dur.
Ekonomistlerin tahminlerine göre trüf mantarı önümüzdeki 10 yıl içinde dünya çapında yıllık 6 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşacak. Kısa vadede Türkiye olarak bu pazardan 1 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşmayı hedefliyoruz. Trüf mantarını ihraç ettiğimiz ülkeler arasında İtalya, İspanya, Fransa, İsveç, İsviçre, Almanya ve Amerika bulunmaktadır."
Kastamonu'da da bu konuda ciddi yatırımlar başladı.
Bizde bu Gastronomik ürünlerin ihracatı ve Gastronomi turları neden istediğimiz ölçüde değil.Bu konuda ülkelerin stratejileri olması gerekmekte.İtalya hükümeti hersene olduğu gibi İtalyan yemekleri haftasını İstanbul’da geçen hafta düzenledi.Bu organizasyonlar aslında merkezden planlanmakta.Her ülkede düğmeye basılıyor ve düzenleniyor. Bizim ülkede yabancı hayranlığı olduğundan buraya katılmak sanki önemli bir itibar meselesi olarak ,gidenler tarafından sosyal medyada paylaşılmakta. Oysa adamlar kendi kültürünü çatır çatır bizim damarlarımıza sokuyorlar.Bizbu konuda nedense aciz bir şekilde izliyoruz.
Bunun adı artık gastrodiplomasi.Bu konuda tüm yurtdışındaki Başkonsoloslarımıza ve Ticari ateşelerimize çok büyük iş düşmekte. Daha önce Sn.Emine Erdoğan önderliğinde başlatılan Türk ‘’Mutfağı haftası’’ çok önemli bir farkındalık oluşturdu. Fakat bu yetmez. Sadece kitap dağıtmak veya Türk mutfağı ikram etmek yerine daha yoğun ve devamlı stratejilerimiz de olmalı. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.Bu konuda İtalya-Peru gib yükselen trend ülke mutfaklarının ne yaptığına bakmalıyız. En önemli konu başlığı da yurtdışında marketlerde Türk ürünlerinin bulunabiliyor olması.Tabi bunun olması için de kaliteli ürün,iyi fiyat ve çok iyi paket olmalı.TC.Ticaret Bakanlığı’nın yurtdışında bu konuda başlattığı etkinlikleri arttıracağı inancındayım.Bir de etkinliklerde hep aynı şefleri götürüp yemek sunmak yerine yemeklerin hikayesini de anlatmak ve ardından ürünleri parayla satabiliyor olmalıyız. Buna da döviz kazandırıcı hizmet denmekte.
Gastronomi turizmi bakanlığı kurulması bence ülkemiz adına çok önemli. Çünkü ülke olarak en kuvvetli olduğumuz alan bence mutfağımız .Bunu hem ürün hem şef hem lokanta anlamında ne kadar pazarlasak o kadar döviz kazanacağız.
Benden bu haftalık bu kadar kalın sağlıcakla …