Önce şunu bilmek lazım: Yatırım yapabilmek için yatırım için para ayırabilmek lazım. Genelde yaşam mücadelesi içinde olan bir hayat için bu yazının bir faydası olmayacak. Fakat bu yazı ile suyun üzerinde kalanlardan nasıl olabiliriz diye bir yerden başlamanız lazım.
Şimdi iki tip geliri olan insan var: zengin ve fakir. Hatta hatırlarsınız küçükken “Zengin Yoksul” dizisi vardı. “Dallas” öncesi tüm Türkiye nefesini tutup o diziyi izlerdi.
Özal döneminde genele ayıp olmasın diye “orta direk” kavramı ülkemize getirildi.
O dönemlerde direğin nereye gittiği ile ilgili şaibeler hala sürmekle birlikte “orta halli” demek sohbetlerde moda idi.
O dönemlerde “Benim memurum işini bilir” lafı veya Demirel’in “Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele edecek mesele olmaz” gibi muhteşem lafları veya “Genelevleri kapatalım da milleti bizi mi şeyetsin” gibi yaratıcı bakış açıları ile büyüdük. Şapka asla değişmez bir parça idi. Demirel döneminde şapka, Özal döneminde şort ile Genelkurmayı denetleyen bir cumhurbaşkanı ve hatta “Köprüyü sattırmam” diyenlere karşı; köprüden geçerken “Semra şu kasedi koy da neşemizi bulalım” sözleri hala aklımızda…
Şimdi o dönemlerde çok komünist geçinen, mangalda kül bırakmayanlar solculuğun üzerine basarak zengin oldular. Bodrum’da, Çeşme’de villa sahibi ve Mercedes sahibi oldular. Bunu nasıl mı yaptılar? Elbette “konuşarak”. İşin sırrı bir şey yapıyormuş gibi görünüp bir şey yapmamak. Ama röportajlarda nasıl başarılı olduk diye sorulunca da “çok çalıştık” dediler.
O dönemlerde alınan arsa, dükkan, yazlıklar şimdi milyon dolarlık oldu. Özellikle arsa konusunda artış oranlarını bir ekonometrist olarak hep izliyorum. Hala bu anlamsız artışa anlam veremiyorum. O dönemde ailesinden bağ bahçe kalan şimdi Miami’de ev alıyor, üzerine nakit para kalıyor.
Ev veya gayrimenkul, dükkan zaten o dönemde de alması zor idi. Ama oradaki muhteşem artışlar o dönem solcularını servet sahibi yaptı.
O dönemde “Deniz Gezmiş” ve sol fraksiyonları için her gün ölenler listesinde değilseniz, şimdilerde zenginler listesinde olmanız gayet mümkün.
Gelelim faizci gruplara. Bunlar genelde faiz haram deyip katılım payı veya farklı sistem gösterip özel finans kurumlarından veya bankalardan faiz ile geçinen gruplardır. Bu kişiler genelde kendileri çalışmaz, paraları çalışır. Kendileri bir yere ortak olsa veya işin başında dursa ya iş batarsa ihtimaline karşılık risk almayı sevmeyen gruptur.
İş dünyası ise her yıl devinim gösterdi. Her dönemde yaratıcı girişimcilerimiz oldu. Hizmet sektöründe veya perakende sektöründe ya fikir çalarak veya yaratıcı uygulamalar ile pek çok girişim oldu.
Bazı girişimlere sermaye bulmak da iş oldu. Hatta hatırlarsınız, melek yatırımcıları içeren TV yarışma programları bile yapıldı.
Şimdi merak ediyorum, o programların ardından sermaye bulup gerçekten başarılı olan fikir sahiplerinde gerçek zengin adedi nedir?
Biz ilkokulda iken herkes siyah önlük ve beyaz yaka ile okula giderdi; kim kapıcı, kim fabrikatör çocuğu hiç bilmezdik. Gerçek ayrım sadece üniversite dönemlerinde babası oğluna, kızına araba alınca ortaya çıkardı. Lisede ise kafası basmayanlar özel kolejlere yollanır, oradan mezun olur algısı vardı.
Bizim dönemde şartlar daha eşit idi.
Şimdi çocuğunu özel okula yollayamıyorsan eziksin. İlkokul, ortaokul, lise yıllık 700.000 - 1.000.000 TL rakamların döndüğünü duyunca inanamıyorum.
Demek orta sınıf ve direk meselesi hala araştırma konusu olarak sürecek gibi.
“Zengin Yoksul” filmi, sonrasında “Kökler” ile gecelerimizi geçirip “Çarli’nin Melekleri” ve “Bonanza” ve sonunda da “Necefli Maşrafa” ile büyüdük.
Ama bizim nesil hep zengin değil, değerli ve donanımlı olmayı hedefledi. Müzik kültürü, yeme içme kültürü, sofra adabı, centilmenlik, hanımefendilik, beyefendilik, asalet, zerafet gibi konular zengin ve kuru olmaktan her zaman daha fazla puan getirmiş idi.
Şimdilerde “damat ne iş yapıyor” sorusu ilk soru olsa da; devran döner, o paralı damatlar zarif aile kızlarının kalbini kırar…
Bu haftalık yatırım aracı olarak bana göre bir numaraya insanlık-vicdan zarafet; iki numaraya para, arsa, han, hamam; üç numaraya gezme, tozma, yeme, içme…
Sağlık tabi en başta...
Herkese iyi haftalar, kalın sağlıcakla…