• 06 ARALIK Cuma 13:41
  • HV
Advert

Gastronomi ve sanat

Gürkan Boztepe
Gürkan Boztepe
Yayın Tarihi : 01-08-2023 11:40

Normalde hafta sonları kahvaltıya dışarı çıkma fikri ilk başta çok anlamlı gelmese de; sizle yaşadığım deneyimi paylaşmak istiyorum.

Normalde elimden geldiğince özel saatlerimde dışarda yemeğe az çıkmaya çalışıyorum. Niye mi? Zaten hergün çıkıyorum da o yüzden. "Eve iş getirme." derler ya tam da o mantıktayım.

Kendime ayırdığım zamanda nitelikli diyaloglar,mantık,felsefe tartışmaları,dostlarla keyifli sohbetler olması tercihim.

Kitap okumak veya belgesel izlemek ,dünyayı gezmek veya Netflix de film izlemek tercihlerim.

Pazar günleri kahvaltıya çıkmayı tercih etmeme sebeplerimin başında: Bir pazarımız var; bir de vale,servis kalitesi,gereksiz kalabalık,yüksek fiyatlar gibi faktörler sebebi ile uğraşmak istemiyorum.

Sizin hafta sonları kapısında sıra beklediğiniz aynı mekanlar ve sahipleri, çoğu zaman markalaşmak,gastronomi turisti çekmek için zaten benim kapımda .

Ben de iş konuşmak istemiyorum özel saatlerimde…

Neyse bu önyargılar ile Pazar günü doğum günü süprizim için yola çıktığımda Eminönün'den kalkan bir vapurda buldum kendimi. Bu vapur bildiğiniz vapurlardan değil. Birkaç kez TV programında görüp "İyi fikir!" demiştim.

Sınırlı sayıda nezih Türk insanı ile vapura isim isim alınarak sabah bindik.

Herkesin oturacağı masa numarası belli. Masada bir kuş sütü eksik. Yaklaşık 2 saat boyunca canlı müzik,Boğaz manzarası eşliğinde gayet güzel bir kahvaltı yaptım.

Ben dışarıya önyargılı olan kişiyi bile memnun eden vapurun adı: Le Vapeur.

Tavsiye ediyorum..

 

Gelelim ikinci önemli konuya: Sanat

Geçenlerde Karsu konserinde canlı performansı izleme imkanım oldu. Annesi babası da oradaydı. Karsu,babasının araba almak yerine kendisine piyano alarak yönlendirdiğini detaylı anlattı. Ayrıca yurt dışından hocalardan ders alması yanısıra, ülkemizden de çok kıymetli üstatlar ile çalıştığını anlattı. Bunlardan bir tanesi de Zeki Müren'miş. Ben de orada öğrendim. Ayrıca yurt dışında ekibini kurarken yanına aldığı sanatçılardan ilki 14 yaşında olan kemancı kızımız ile bizleri tanıştırdı (şimdi 30 yaşlarında). Kıza ilk sorduğu soru “Aç mısın?" olmuş. Gastronomiye ve sanata olan bağı bende hayata olan bakış açısına da saygı duymamı sağladı. Aile yurt dışında zor şartlar altında çalışırken bile kızlarının hayat yolunu çizebileceği imkanları oluşturmuş. Ortaya “Karsu” çıkmış. Ben bir Türk olarak Karsu ‘nun mükemmel sesi ve yorumlamaları ile gurur duydum.

Şimdilerde bir önemli kızımız daha başarı basamaklarını tırmanmakta: İlyun Bürkev. Orada da değerli ailesinin çok etkisi var. Babası Doğan Bürkev,doğru yönlendirmesi ile ülkemize değer katan sanatçı bir kızımız daha çıktı. Çalışkan vizyoner çağdaş Türk kadınları sayısı artması temennisi ile …

Bu haftalık benden bu kadar kalın sağlıcakla …

  • Etiketler