Başka bir Çanakkale Zaferi

Gürkan Boztepe

20-03-2023 12:58

Bu yazıyı yazmadan önce çeşitli kaynaklardan Çanakkale Zaferi'ni ve Atatürk’ün tüm dünyaya rağmen bu savaşı kazanmasındaki etkenleri araştırıyorum.

Atatürk’ü sevmek veya öğretilen ezbere olayları bilmek değil gerçekten ne yaptığını ne yapmak istediğini ve ülkemizin o dönemki zorluklara rağmen neler başardığını  algılamak adına çok önemli.

Şimdilerde deprem, sel baskını gibi felaketlere de bakış açımızı değiştirecek bir yazı olacağı ümit ediyorum.

Öncelikle o dönemde ülkemizi ele geçirmek isteyen ülkelerin başında İngilizler de mevcut. İngilizlerin o dönemki hin planları arasında sömürgesi altındaki farklı ülkeleri kullanarak elini kana az bulayarak ülkemizi ele geçirme çalışmalarına en güzel örnek: Anzaklar .

Sen kalk ta Avustralya’dan Çanakkale'ye gel, hiç tanımadığın İngilizler için hiç tanımadığın Türkler ile savaş. Bir de kaybet! Dünya gücü sende de olsa içinde Türk kanı olmadığı için savaşı kaybet.

Şimdilerde bu olay sadece Türkler’in kahramanlık ve iyi savaşması olarak anlatılsa da aslında işin perde arkasında daha derin savaşlar var .

Öncelikle İngilizler’in bu konuda ne kadar planlı olduğunu anlamak adına sizlere savaş öncesi yaptıkları Avustaralya’daki ‘’11 Eylül Saldırısı’’ olan ‘’Broken Hill’’ saldırısını da bilmeniz gerekmekte. Ben hep diyorum hayat bir çikolata paketi gibi. Size ne nasıl sunuluyor ise siz onu görüyorsunuz. Kendinizi ülkenizi hatta işinizi hep iyi paketlemelisiniz. Ayrıca planlı olmalısınız . 

İşte İngilizler savaş öncesi Avustralya’da Türkleri ‘"barbar" algısı göstermek amaçlı Avustralya halkına yönelik "Broken Hill" saldırısı düzenliyorlar. Ama sanki Türkler yapmış gibi gösteriyorlar.

1915 yılının ilk gününde, Avustralya’nın güneyindeki küçük bir madenci kasabası olan Broken Hill kasabasında gerçekleşmişti. Tamamen sivil insanları taşıyan bir piknik trenine saldırıldığını anlatan görgü tanıklarına göre, saldırıyı yapanlar beraberlerindeki dondurma arabasına Türk Bayrağı asmışlar ve Osmanlı askeri üniformaları giymişlerdi. Pusuya düşürdükleri trene ateş açtıktan sonra polis ekipleriyle de çatışmaya giren iki saldırgan yaşlı bir görgü tanığını da yaralamış, biri çatışma sırasında diğeri de yaralı olarak kaldırıldığı hastanede ölmüştü. Olay ertesi gün yayınlanan gazetelerde “Türklerin Saldırısı“ vurgusuyla gazete manşetlerine çıkmış, Ocak ayı boyunca saldırıya dair ayrıntıları veren gazetelerde Avustralyalı masum sivilleri öldürmek cüretinde bulunan “barbar” Türklerden intikam alınması gerektiğine dair yazılar yayınlanmıştı. Broken Hill’de yaşanan saldırı, I. Dünya Savaşı’na soğuk bakan Avustralya kamuoyunda, Osmanlı Devleti’ne karşı nefret kıvılcımı olmuş, dolayısıyla Anzakların Çanakkale’ye gelişlerinde de etkili olmuştu. Bunu Anzakların farklı dillerde yayınlanan hatıralarında ağız birliği etmişçesine Çanakkale’ye gelmeden önce, Türkleri “barbar” insanlar olarak tanıdıklarını yazmış olmalarından da anlayabiliyoruz.                      

Atatürk ise bu hinlikleri farkederek savaşta hangi ülkelerin askerlerinin tam olarak nereye çıkartma yapabileceklerinin dersini iyi çalışmış ve askeri deha olarak kahraman Türk askerlerimiz ile ‘’Çanakkale Geçilmez’’ algısını dünyada yaratmış olsa da kimsenin dikkat etmediği "Marka Algısı" yönetme konusundaki başarısı da gelen yabancı düşman askerlerinin bize bakış açısını değiştirmeye yardımcı olmuştur.

Türk uçaklarından atılan el broşürleri ile İngilizlerin gerçek yüzünü ortaya çıkartmış ve İngilizlerin aslında Avustralya, Hint ve Yeni Zelanda askerlerini nasıl da tetikçi olarak kullandıklarını sloganlarla bu askerlerin beynine sokmuştur.

İşte burada Atatürk’ün Mustafa Kemal'den farkını görüyoruz. Lider olmak ile Komutan olmak arasındaki farkı görüyoruz!

Burada vizyonu ve Türk askerini birleştirebilecek zekayı görüyoruz.

Oysa savaş sonrasında; Gelibolu’da yaşadıkları hezimetin kendilerine millet olma bilinci kazandırdığına inanan Avustralyalıların Çanakkale Savaşı’na bakışları, savaşla manevi bağ kuran hatırı sayılır bir çoğunluğun Türk algısını da doğrudan etkilemiş ve etkiliyor. Türkler karşısında uğradıkları Çanakkale yenilgisinin tarihlerinde önemli bir dönüm noktası olduğuna inanıyorlar ki, sonradan “Anzak Koyu” adı verilecek olan Arıburnu’na çıkarma yaptıkları günü (25 Nisan) resmi bayram ilan etmiş olmaları bu inancın en bariz yansımalarından biri. Çanakkale Savaşları’nın yıl dönümlerinde yaptıkları Gelibolu ziyaretlerinden beraberlerinde bölgedeki koylardan aldıkları kum taneleriyle dönen Avustralyalılar, kutlu olarak gördükleri kumları çeşitli plaketlere doldurarak saklıyor ya da hediye ediyorlar.

Anzaklar savaşa dair hatıralarında Çanakkale’ye gelmeden önce, Türkleri “barbar” insanlar olarak tanıdıklarını yazmışlardı. Ama aynı hatıralarda, Çanakkale Savaşı sırasında tanıma fırsatı buldukları Türklerin barbar değil, aksine esirlerine dahi misafir hürmeti gösteren, kahraman ve iyi niyetli insanlar olduğunu da itiraf ediyorlardı.

Şimdilerde ise burada Çanakalle Savaşı’nda ölen Anzakların torunları Çanakkale’ye gelip Türkler ile dedelerinin mezarlarını ziyaret ediyorlar. Birlikte masaya oturup dostluk yemekleri yiyorlar.

Bu konuda ülkemiz algısını Avustralya’da da muhteşem lezzetlerimiz ile aktaran değerli Somer Sivrioğlu şefimizi de anmadan geçmemek lazım. Somer şefi ülkemiz Acun ve Masterchef ile tanımış olsa da aslında Somer ülkemizin bir turizm elçisi olarak yılardır Avustralya’da Türk Mutfağı ve kültürümüzü doğru tanıtmaya devam ediyor. Ödül alan kitabı ise ülkemizin gururu olmaya devam ediyor.

Bu anlamda Avustralya’da yaşayan turizmci kardeşimiz Mert Elbay’a da Avustralyalıları ülkemize getirerek gerçekleştirdiği gastronomi ve kültür turları için teşekkür ederiz.

Avustralya’da başarılı olmak ve Türk olmak o kadar kolay değil .

Bu haftalık benden bukadar, kalın sağlıcakla ….  

DİĞER YAZILARI Evde yemek 01-01-1970 03:00 Gastroshow 01-01-1970 03:00 Shakira rehberiyle Yunanistan 01-01-1970 03:00 Hamburger ve coğrafi işaretli hamburger 01-01-1970 03:00 Müzik kültürü ve toplum kültürü 01-01-1970 03:00 Yaz geliyor kilo verecek misin? 01-01-1970 03:00 Evcil hayvan gastronomisi 01-01-1970 03:00 İzmir klasik lezzetleri 01-01-1970 03:00 Marka olmak 01-01-1970 03:00 Doğru bildiğimiz yanlışlar 01-01-1970 03:00 Ordu Ünye'de gastronomi ve turizm 01-01-1970 03:00 Avrupa sosyetesi nerede? 01-01-1970 03:00 Zengin yoksul 01-01-1970 03:00 GTD, Türkiye gastronomisine değer katanları ağırladı 01-01-1970 03:00 Türk gastronomisi uzayda! 01-01-1970 03:00 40 önemli bilgi 01-01-1970 03:00 Gastronomik önemiyle dikkat çeken 5 kitap 01-01-1970 03:00 2023'ün EN'leri listesi 01-01-1970 03:00 2024 Markalaşma Yılı 01-01-1970 03:00 İzmir'de neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Sofra Adabı ve Asalet 01-01-1970 03:00 Napolyon 01-01-1970 03:00 Kalbim Malta'da kaldı 01-01-1970 03:00 Burçlar hangi yemekleri sever? 01-01-1970 03:00 Michelin ve Türk Mutfağı'na saygı! 01-01-1970 03:00 Hygge Felsefesi nedir? 01-01-1970 03:00 Kopenhag'da bir gecce 01-01-1970 03:00 Veni Vidi Vici 01-01-1970 03:00 Kültür manyağı yaparım 01-01-1970 03:00 Son Akşam Yemeği'nin hikayesi 01-01-1970 03:00 Hoş geldin Ekim 2023 01-01-1970 03:00 İstanbul'da neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Gastronomi turizmi için şehir etkinliklerinin önemi 01-01-1970 03:00 Anadolu kadınına döviz kazandırmak 01-01-1970 03:00 Emlak sektörü ve gastronomi 01-01-1970 03:00 Personel sorunu & Patron sorunu 01-01-1970 03:00 Ünlüler ne yemek sever? 01-01-1970 03:00 3 günde Tokat 01-01-1970 03:00 Motor kültürü 01-01-1970 03:00 Gastronomi ve sanat 01-01-1970 03:00 İzlemeniz gereken iki film 01-01-1970 03:00 Neden eski müzikler 01-01-1970 03:00 2 Michelin Yıldızlı şefin en iyi tabağı: Domates 01-01-1970 03:00 Bayramlara bakış açısı 01-01-1970 03:00 Fethiye bayramlıkları 01-01-1970 03:00 Bodrum, neden Bodrum? 01-01-1970 03:00 İstanbul'da etkinlik yoğunluğu 01-01-1970 03:00 Bodrum-Çeşme nereden çıktı? 01-01-1970 03:00 Atatürk'ün hayatını kurtaran saat 01-01-1970 03:00 Mutfak yangınları 01-01-1970 03:00 Şehirleri marka yapan restoranlar 01-01-1970 03:00 Peru Gastronomisi 01-01-1970 03:00 Anneler Günü'nün bilinmeyen hikayesi 01-01-1970 03:00 Topkapı Sarayı 01-01-1970 03:00 Paskalya Bayramı ve Ukrayna 01-01-1970 03:00 İstanbul semtlerinin isimleri nereden geliyor? 01-01-1970 03:00 Hobin kadar konuş 01-01-1970 03:00 Evde Somon ve Morina kalmamış Oslo'ya gittim! 01-01-1970 03:00 İzmir'de bir günde ne yenir? 01-01-1970 03:00 Sophia Loren ve favorisi Ristorante Apollianare 01-01-1970 03:00 Sevimli dostlar; köpeklerimiz, kedilerimiz 01-01-1970 03:00 Neden Anadolu? 01-01-1970 03:00 Deprem gerçeği! 01-01-1970 03:00 Amerika havası 01-01-1970 03:00 Tiyatro 24 TL, kahve 50 TL: "Veba" 01-01-1970 03:00 İstanbul'da su durumu, kuraklık ve farkındalık 01-01-1970 03:00 İstanbul'da gezilecek yerler 01-01-1970 03:00 Yaşlandığını nasıl anlarsın? 01-01-1970 03:00 2022'nin En'leri listesi 01-01-1970 03:00 Avatar: Suyun Yolu 01-01-1970 03:00 Gastronomi sözlüğü 01-01-1970 03:00 Christmas ve Noel Baba  01-01-1970 03:00 İstanbul semt isimleri 01-01-1970 03:00 Trüf mantarı 01-01-1970 03:00 Tanımlar 01-01-1970 03:00 Haftalık gelişmeler... 01-01-1970 03:00 Prag'da sonbahar! 01-01-1970 03:00 YEMEK  YEMEK  01-01-1970 03:00 MICHELIN YILDIZI  01-01-1970 03:00 Ne İzleyelim? 01-01-1970 03:00 Trüf mantarı ve Gastronomi  01-01-1970 03:00 Sürdürülebilirlik ve İklim Krizi 01-01-1970 03:00 İHRACAT REKORLARI 01-01-1970 03:00 Amerika Başkanını Covid 19'dan koruyan karamürver ve Kastamonu 01-01-1970 03:00