• 28 MART Perşembe 19:54
  • HV
Advert

Sınırlarımı aşıp bir tutkuyu yaşatan Asmani

Sedef Ertekin
Sedef Ertekin
Yayın Tarihi : 29-03-2023 11:08

İnsanın kendine dönmesi, sınırlarını zorlaması muazzam bir olay. Yaklaşık 1 yıl kadar önce, bir ışık belirdi gözümün önünde. Kendimi, hayatımı, hayallerimi ve isteklerimi nasıl ikinci, üçüncü hatta dördüncü plana atmışım aniden fark ettim. O fark edişten hemen sonra değişim başlıyor aslında. Dönüşüm her zaman zorlayıcı oluyor. Bol miktarda cesaret gerekiyor; cesaretsizce bu iş olmuyor gerçekten! Dar gelen yerlere sığmaktan vazgeçiyorsun mesela. Bir yerlere sığmaya çalışmıyorsun; kendi alanını açıyorsun kendin için ve orada yayıla yayıla sürdürüyorsun varlığını. “Hayır!” demenin, diyebilmenin bu kadar harika bir olay olduğunu önceden keşfetseydim keşke; muhteşemmiş! Dengenin öneminin ne kadar büyük olduğunu anladım mesela. Karşı koymayı bıraktım; insanları yargılamayı, onları suçlamayı bıraktım. Akıştayım! Bencillik değil ama kendime iyi davranmayı öğrenmeye başladım.

Belki hepimizin bireysel sebepleri; belki ülkece kafaya taktıklarımız yüzünden bilmiyorum ama son dönemde herkesin bir alıştığından vazgeçememe; aynı yere bağlı kalma eğilimi var sanki. En azından ben de oldukça fazlaydı bu eğilim. Her konuda yeniden korkma, eskiye sıkı sıkıya tutunma, güvenli alan sınırlarını asla geçmeme.. Meğer hayat o konforu bırakıp, sınırları aşınca başlıyormuş. 

Günlük hayatımda da bu olay aynen böyle oluyordu. İstanbul’un pek aşığı sayılmasam da bırakıp gidemiyorum mesela bir yere. Sürekli kahve içmeye aynı dükkana gidiyorum. Sürekli aynı kahveyi içiyorum, aynı tatlıyı yiyorum. Takılmış, tıkanmış gibiydim. İşte tam bu noktada bir vesileyle yolum Antalya’ya düşmek zorunda kaldı geçenlerde. Tahmin edersiniz ki benim için yer değiştiriyor olmak epey bir zorlayıcıydı. Ama öyle bir yere gittim, öyle insanlarla tanıştım, öyle lezzetler keşfettim ki; resmen beni kendime getirdi. 

2 hafta önceki yazımda Antalya’da konakladığım Akra Hotel hakkında, kalemimin döndüğünce bir yazı yazmıştım ve devamının da geleceğini söylemiştim. Araya Oscar Ödülleri ve Wolfgang Puck’ın menüsü girince kısa bir gecikmeye uğradı yazının devamı. Şimdi Akra’da beni kalbimden vuran bir lezzet deneyiminden bahsedeceğim. Sadece işim gereği için bile çok sayıda otel ve mekan deneme ve buradaki ekiple tanışma şansım oldu. Akra, her anlamda bugünlerde açık ara favorim. Otelin en üst katında yer alan Asmani Restaurant ise uzun zamandır beklentimin inanılmaz ötesine geçen mekanlardan oldu. Her detayına hayran kaldığım bir mekandı..

Detaylarıyla büyüleyen bir deneyim

Otel içi restoranları genelde korkutur. Doluluk oranları da öyle tıklım tıklım denecek ölçüde değildir. Belki fiyatları belki ortamı insanlara korkutucu geliyor bilmiyorum ama Asmani bu tabuyu tamamen yıkmayı başaranlardan. Antalya halkı tarafından çok sevilmiş; bir otel restoranına göre doluluğu ilk aşamada dikkatimi çekti. İkinci dikkat çeken detayı ise tabii ki manzarası. Akdeniz olduğu gibi ayaklarınızın altında; sonsuz bir huzur. İnce detaylarıyla şık dokunuşlar yapılmış bir mekan burası. Benim ziyaretim esnasında yaz moduna henüz geçmemişlerdi maalesef. “Maalesef” diyorum çünkü terasının keyfini anlatabilecek çok az kelime var! Akşam yemeği beklentinizi sonsuz bir çıtada tutabilirsiniz. Ayaklarınızın altında sonsuz bir manzara, fonda hafif bir esinti, inanılmaz şık bir ambiyans ve detaylarında aşk yaşayacağınız lezzetler! 

Yemeğe geçmeden önce mutlaka bir DRINK!

Asmani, tüm ruhunuza hitap edecek bir deneyim. Kapıdan attığınız ilk adımdan itibaren, burada farklı bir şeyler olduğunu fark edeceksiniz. Daha önce de dediğim gibi ben teras sezonuna denk gelemedim; ama yemeğe geçmeden bir şeyler içmek verdiğim ilk en güzel karardı. Asmani’nin terasta ışıl ışıl bir barı bulunuyor. Cansın Şahin inanılmaz kokteyllere imzasını atıyor; hem enerjisiyle hem de bardaki yeteceğiyle oldukça etkileyici! Guatemala ve Deluxe Passion şiddetle tavsiyemdir. 

Trendleri takiben Asmani lezzetleri

Son dönemde gastronomi dünyasında inanılmaz faydalı trendler dikkat çekiyor. Bunların başında da atıksız mutfak ve tarladan mutfağa konsepti geliyor. Şef Mesut Yıldırım ile bu konuyu uzun uzun konuşma fırsatımız oldu. Tüm Türkiye’yi karış karış gezen ve lokal malzemenin önemini oldukça farkında bir mutfak ekibiyle karşı karşıyasınız burada. Niğde’den Fethiye’ye; gizli saklı kalmış köylerden lezzet dolu kadın girişimcilere kadar şef hepsini bizzat keşfediyor ve deniyor. Mutfağında yerel üreticiye destek verirken aynı zamanda bu malzemelerle harika lezzetlere de imzalarını atıyorlar. Türk ve Dünya Mutfağı’nın hem modern bir yorumu, hem de orijinal tariflere sadık kalarak geleneksel lezzetleri bir arada bulabileceğiniz dikkat çeken bir menüsü var Asmani’nin. 

Gelin benim unutamadığım lezzet deneyimime! Menüyü elinize aldığınızda tam ayarında olduğunu fark edeceksiniz. Ne kafanızı karıştıracak kadar bir gürültü var ne de eksik hissettiren seçenekler. Tam olması gereken gibi bir menü oluşturulmuş. 

Ben Uzak Doğu Mutfağı’na oldukça düşkün biriyimdir; ama özellikle Sushi’yi ne yaptıysanız sevemediyseniz, Asmani’de mutlaka denemelisiniz! 

Kaya Levrek Musa Tiradito, yemeğe harika bir başlangıç ve tadı damakta kalan bir iştah açıcı! Şık ve gizemli sunumu ile merak uyandırıcı. Özellikle sosuyla damaklarda mayhoş ve çarpıcı bir tat bırakıyor. Hafiften çiğ ve marineli lezzetleri seviyorsanız, bayılacaksınız! 

Hayatınızın en iyi ahtapotuyla tanışın!

Ahtapot, kıvamını ayarlamak konusunda oldukça iddialı bir ürün. Asmani’nin Ahtapot Tandır’ı kesinlikle hayatımda önüme gelen en lezzetli ahtapottu! 

Başlangıçlardan Dana Pastrami ve Çıtır Brioş Dilimleri, şaşırtan lezzetlerinden bir tanesi. Etin ağızda dağılan ve dağıldığı gibi lezzet patlaması yaşatmasının sırrı ise 13 gün boyunca özel baharatlarla marina ediliyor olması. 

Ana yemeklerde “Kasap” bölümünden dikkat çeken iki favorim oldu. Biri Ayvalı Kara Yağlı Dana Yongaları; lokum gibi bir et ve onu lezzetlendiren ayva! Üstündeki kinoa ve özel sosuyla denenmesi gerekenlerden. Fırında 6 saat boyunca pişen Ağır Ateşte Pişmiş Dana Kürek ise sofraya ilk geldiği anda renkleriyle beni büyüleyenlerden oldu. 

Deniz ürünlerinden de kesinlikle denemeniz gereken bir lezzet var. Kalamar hepimizin yakından tanıdığı bir lezzet, seveni de oldukça fazladır. Ama her yerde aynı pişirme tekniği, aynı soslar… Asmani, Kalamar’a yeniden hayat vermiş adeta. Sarımsak cipsi ve safranlı mayonezle servis ettikleri Izgara Kalamar’ın bu farklı yorumu aklımdan çıkmıyor! 

Tatlı menüsü de bu muhteşem lezzetlere son vuruşu yapan cinsten. Asla rahatsız etmeyen aroması ve hafif yapısıyla Tiramisu benim favorim oldu. Hem sunumuyla hem lezzetiyle yemeğe en güzel kapanış. 

Çok uzun zamandır beni bu kadar şaşırtıp etkileyebilen lezzetlerle karşılaşmadığımı itiraf etmeliyim. Sınırlarımı zorlamanın bir kez daha harika bir fikir olduğuna ikna etti beni Asmani. Bu deneyimi başından sonuna değerlendirdiğimde vardığım fikir; Antalya’nın çok şanslı olduğu! Şehrin en özel yerine konumlanmış, menüsüne birbirinden özel lezzetler saklamış, manzarası ile büyüleyici bir deneyim. Özel günler ve romantik anlar için harika bir seçenek olmasının yanında; her anı bir kutlamaya çevirebilecek bir restoran burası. 

Zaten hayat, işte tam da böyle yaşanmalı; bir şeyleri kutlamak yerine, kutlanacak anlar yaratmak…

En kısa sürede yeniden görüşmek üzere Asmani

  • Etiketler