Amerikan edebiyatının bana dokunmayı başaran isimlerinden Jack Kerouac’ın bir kitabı vardı; Yolda. Çok etkileyen bir satırın altını çizmişim; “Her şey çok güzel giderken, çok güzele odaklanıp her şeyin gittiğini fark edememiştik.” Nasıl da hayatlarımıza özet geçen bir cümle. Futursuzca yaşıyoruz; kimi zaman yarın yokmuşçasına, kimi zaman sadece yarınlara… Duramıyoruz, durup sadece akan suda kalamıyoruz. Suyun aktığını bile fark edemiyoruz çoğu zaman. En çok kendimizi ihmal ediyoruz. Gelecek mutluluk ihtimallerimizi nasıl da geçmiş mutsuzluklarımızla kıyaslamaktan çekinmiyoruz! O mutluluk ihtimallerini nasıl da yaşanmaz hale getiriyoruz. Kendimizle daime büyük anlaşmalar yapıyoruz; bir daha asla o kadar mutlu olmayacağım, bir daha asla kimseye güvenmeyeceğim, bir daha böyle bir şans karşıma çıkmayacak… Gerçekten bu kadar büyük anlaşmalar yaparak kapılarımızı kendi ellerimizle kapamaya gerek var mı? Biraz sakin kalmaya, affetmeye, farklı düşünmeye ve başka olmaya ihtiyacımız var.
Peki, tüm bu bahsettiklerimi nereye bağlayacağım? Tam olarak kafamda dolanan bu düşüncelerimin yansımasını Antalya’da bir mekanda buldum. Mekanın ismi bile Başka Ol.
Başka Ol, aslında çok uzun zamandır uzaktan uzaktan takip ettiğim. Fotoğraflarından, yorumlarından aklımın gittiği bir mekandı. Beni hiç gitmeden bile bu kadar heyecanlandırabilen bir mekan olmasının nedenini de gidince anladım tabii. Antalya’nın en ayrıcalıklı şehir oteli Akra’nın bünyesinde bir mekan Başka Ol. Hatta, yazının geri kalanında anlattıklarımı okuyunca siz de hak vereceksiniz ki bir mekandan ziyade, adeta Ütopik bir dünya!
Sayfalar arasında kayboluyorum…
Mekanın kapısı inanılmaz tatlı tasarlanmış bir kütüphaneye açılıyor, oldukça geniş bir kütüphane hemde. Bizim ülkenin en büyük sorunu herkesin lafta kitap okumayı çok sevip, iş gerçekten okumaya gelince “Bir türlü başlayamadım şu kitaba ya…” demesi malum. Ben aynı zamanda bir edebiyatçı olarak gerçekten sevip okuyanlardan olsam bile şu gerçeği asla kabul etmemezlik yapmam; bazen sadece kitap almak için alıyorum. Kitabı almış olmak bile bana o kadar iyi geliyor ki; okuyunca ve bitirince verdiği hazdan hiç bahsetmiyorum! Durum böyle olunca Başka Ol’un kapısından attığım ilk adımla büyülenmem bir oldu. O kitap kokusunu bilirsiniz… Yerden tavana kadar uzanan, soft renklerle bezenmiş harika bir kütüphane yapmışlar. Tam ortaya koltuklar koymuşlar; satın aldığı kitapları burada keyifle okuyan insanlar vardı. Kütüphanenin bir diğer köşesinde ise sessiz sakin çalışmayı sevenler için bir çalışma alanı oluşturmuşlar. Aklım gitti!
Kitaplardan diğer konseptlere geçmeden önce belirtmek istediğim bir diğer detay ise alt katın tamamen çocuklar için ayrılmış olması. Alt kata indiğinizde her yaş grubuna uygun çocuk kitapları, çocuklar için sanat malzemeleri ve oyuncaklar var. Henüz 4 yıllık bir anne olarak, bugüne kadar oğluma yaptığım en büyük yatırımdır çocuk kitapları. Ve kesinlikle çocuk kitaplarını büyüklerin de okumasını savunan biriyim; ve ben gerçekten onun kitaplarını okumayı çok severim! Başka Ol’un seçip satışa sunduğu çocuk kitapları da gerçekten son derece özenli; en azından 4 yaş civarı çocuk kitaplarına oldukça hakim biri olarak söyleyebilirim ki inanılmaz güzel bir koleksiyon hazırlamışlar. Bu bölümde aynı zamanda bir piyano da var; oturup çalabiliyorsunuz. Yine aynı bölümde bir de plak meraklıları için bir alan bulunuyor. Kitaplarla olan bu yakın ilişkimin aksine, müzikle fazlam aram olduğu söylenemez, sadece güzel şeyler dinlemeyi severim o kadar. Ama gerçek bir müzik tutkununun bu bölümü mutlaka görmesi gerekir diye düşünüyorum.
Kitaplardan sonra sizi Başka Ol’un mağaza kısmı karşılıyor. Özel tasarım bir çok ürün ve markadan harika bir seçki oluşturulmuş. Özel tasarım anahtarlıklar, kitap ayraçları, mini aydınlatma ürünleri, kupalar, dekoratif objeler, takılar, yapay ve gerçek çiçekler, çantalar, cüzdanlar… Ve daha aklınıza bile gelmeyecek güzellikte ve farklılıkta tasarım ürün. Başka Ol araya sıkıştırabileceğiniz bir mekan asla değil. İçinde saatler geçirebileceğiniz; zamanın da nasıl geçtiğini asla anlamayacağınız bir mekan.
Başka Ol’un bir diğer özelliği ise Pet Friendly olması. Can dostlarımız için her şey düşünülmüş, her anını çok keyifli geçirebilirsiniz. Mekanın bir köşesine onlar için mama ve su bölümü de oluşturulmuş. Mağaza kısmında ise evcil hayvanlarınız için harika tasarım ürünleri satılıyor.
İçinde bisiklet bakımı yapılan bir mekan!
Evet, tam olarak durum bu! İsminin hakkını sonuna kadar verenlerden Başka Ol. Farklı konseptiyle hayatın her alanına dokunmayı başaranlardan. Mekanın içinde bisiklet tutkunları için keyifli bir alan yaratılmış. Hem bisiklet satışı yapılıyor, hem de bisikletinin bakımını yaptırmak isteyenler için bir konsept oluşturulmuş. Akra’nın bisiklet tutkusu, Başka Ol’a da bu şekilde yansımış.
Gelelim yiyecek içecek faslına
Birbirinden keyifli konseptleri geride bırakıp cafe alanına ulaştığınızda yine sizi son derece ince düşünülen, keyif dolu, içinizi ısıtan sıcacık bir ambiyans karşılıyor. Dilerseniz take away olarak alabileceğiniz son derece lezzetli bir menüsü var. İlk aşamada gözünüz tatlı reyonundaki renklere takılsa da aslında Başka Ol, insan sağlığına da oldukça duyarlı bir mekan. Kahvaltı seçenekleri ile dikkat çekiyor; ekşi maya üzeri lezzetler, göz yumurta, kruvasan…
Yudum yudum enerji patlaması yaşatan içeceklerini de mutlaka denemelisiniz.
Nice & Easy; portakal, havuç, yeşil elma. Fat Burn Pro; ananas, limoni zencefil, yeşil elma, zerdaçal. Bunlar seçeneklerden sadece birkaçı. Bir de menüde haliyle benim dikkatimi çeken bir içecek vardı; Kid’s Health havuç, süt, yeşil elma ve bal ile çocuklar için tadına doyulmaz bir vitamin patlaması. Başka Ol, aynı zamanda kahve konusunda da oldukça iddialı seçeneklerle dolu.
Kısacası; hayatı yaşamaya değer kılan tüm detaylar tek bir çatı altında birleşmiş diyebiliriz. Benim önerim geçerken uğramanız yönünde değil; özel olarak uzun bir zaman yaratın ve Başka Ol’un tadını benim yerime de çıkarın!