• 14 KASIM Cuma 14:55
  • HV

Bir Tabağın Hafızası, Bir Ustanın Mirası: Fabrice Canelle'in Ardından

Sedef Ertekin
Sedef Ertekin
Yayın Tarihi : 22-10-2025 09:08

Bazı insanlar vardır; bulundukları mekanı yalnızca güzelleştirmez, ona anlam kazandırır. Fabrice Canelle de o insanlardandı. Sunset Grill & Bar’ın zarif ruhuna dokunan, mutfakta sessizce duran ama her tabağıyla bir hikaye anlatan o ustalardan biri…

Fabrice Canelle’i kaybettik. Onun ardından İstanbul’un gastronomi sahnesinde derin bir sessizlik kaldı.

Işığın ve Sükûnetin Adamı

Canelle, mutfağa hiçbir zaman gürültülü bir tutkuyla yaklaşmadı. Onun heyecanı yüksek sesli değildi; sabırlı, dikkatli ve zarifti. Malzemeyi konuşturan, doğaya saygı duyan bir mutfak anlayışı vardı. “Yemeğe ciddi yaklaşmak için tüm önyargılardan kurtulmak gerekir.” derdi hep. Sunset’te de tam olarak bunu yaptı: önyargılardan uzak, zamana dirençli bir lezzet dili yarattı.

Bir tabakta sessiz bir ritim, bir dengede gizli bir duygu arardı. Onu tanıyan herkes, mutfakta nasıl bir disiplinle çalıştığını ama aynı zamanda ne kadar şefkatli bir öğretmen olduğunu anlatır. Sunset’in mutfağında yalnızca tarifler değil, bir kültür kaldı; sadelikte derinliği, ölçüde zarafeti bulan bir kültür.

Paris’ten İstanbul’a Uzanan Uzun Bir Yol

1960 yılında Fransa’da doğan Fabrice Canelle, daha 20’li yaşlarına gelmeden Paris’in efsanevi mutfaklarında pişmeye başladı. La Tour d’Argent, Louis XIV, Maxim’s ve Prunier gibi Michelin yıldızlı restoranlarda öğrendiği o disiplin, kariyerinin temelini oluşturdu.

Sonra Amerika… Chicago’daki Ambria, New York’taki The Russian Tea Room ve San Francisco’daki Moose’s gibi ikonik restoranlarda 17 yıl boyunca şeflik yaptı. Her durak ona farklı bir kültür, farklı bir insan hikayesi kattı. San Francisco’daki Ritz Carlton’un açılışında yer aldı; Washington’daki Ritz Carlton’da Executive Chef olarak görev yaptı. Monte Carlo’da Alain Ducasse ile çalıştı, Şanghay’da Shangri-La Hotel’de Executive Chef oldu, Abu Dhabi’de Birleşik Arap Emirlikleri Emiri’nin özel danışmanı olarak görev yaptı.

Ve sonra İstanbul… İlk kez 2000 yılında geldiği bu şehir, onun kariyerinin değil, ruhunun da durağı oldu. Çırağan Palace Kempinski ve Ritz Carlton İstanbul yıllarında şehrin dokusunu, Boğaz’ın ışığını, insanların sıcaklığını hissetti. İstanbul onun için yalnızca bir durak değil, bir dönüş noktasıydı.

Sunset Dönemi: Sadelikten Gelen Güç

Haziran 2015’te Sunset Grill & Bar’a Yaratıcı Mutfak Direktörü olarak katıldığında, mekan zaten İstanbul’un en güçlü simgelerinden biriydi. Ama Canelle, o gücü farklı bir seviyeye taşıdı. Menülere Akdeniz’in esintisini, Fransa’nın zarafetini ve doğanın ilhamını ekledi. Her tabağında “fazlalıklardan arınmış bir zarafet” vardı. Sunset’in mutfağında onunla birlikte bir denge hâkim oldu: teknik ile duygu, disiplin ile özgürlük arasında bir uyum.

O, hiçbir zaman şef ünvanını bir hiyerarşi olarak taşımadı. Ekip arkadaşları için o, hem öğretici hem de yol arkadaşıydı. Sessizdi ama belirleyiciydi. Sunset’in atmosferine, müziğine, hatta ışığına bile bir şekilde dokunmuş gibiydi. Çünkü onun mutfağında her detayın anlamı vardı.

Ardında Kalan Bir Hafıza

Canelle’in ardından yalnızca bir isim eksildi değil; bir ruh eksildi. Ama onun bıraktığı iz, menülerde, anılarda, ve en çok da o mutfağın duvarlarında yaşamaya devam edecek. Sunset’in her köşesinde, onun sakin enerjisini hatırlatan bir şey var. Belki bir tabakta, belki bir kokuda, belki de mevsimsel bir detayda…

Böyle ustalar ölmez aslında. Onlar sessizce başka bir biçimde kalırlar. Çünkü Fabrice Canelle, yemekle insan arasında bir köprü kurmuştu. O köprü, hala ayakta. Onunla çalışan herkesin, onunla yemek yiyen herkesin içinde bir yerde o köprüden geçen bir ışık var.

İstanbul’un gastronomi hafızasında o ışık hiç sönmeyecek. Sunset’in Boğaz’a bakan o masalarında, belki bir akşamüstü güneşinde, belki bir sessizlik anında; Fabrice Canelle’in izi hep orada olacak..