1960 ve 70’lerin lüks yemek tarzını taşıyan The Galliard'ın ismini Rönesans dönemindeki bir dans ve müzik türünden aldığını biliyor muydunuz? Benzerlerine Paris ve Roma'da karşılaşacağınız The Galliard'ın kendinizi kral gibi hissettiren servisiyle karşılaşmaya hazır olun!
İsminin doğduğu üç ülkenin yiyecek ve içecek kültürlerinde yer alan ürünleri kendi yorumuyla misafirlerine sunan The Galliard, eşsiz lezzetlerini hem öğlen hem de akşam saatlerinde damak tadına önem veren misafirlerine sunmaya devam ediyor.
Giriş katında yer alan Galliard Brasserie’nin kahvaltı servisi de oldukça iddialı. Portakal suyu ile servis edilen lezzetli serpme kahvaltısında tamamen yöresel ve doğal ürünler kullanılıyor..
Kahvelerini özel makinesinde kendi çekmekle yetinmiyor, sunumlarını da özel bardaklar ile yapıyor. Galliard’ın ana barı ise, hem keyifli bir muhabbet için, hem de mekana özel kokteylleri deneyimlemek için ideal.
Özellikle şık dekorasyonuna bayılacaksınız, rengarenk atmosferi adeta mutluluk sebebi, burada saatlerce oturup vakit geçirebilirsiniz.
Dış bölümünün huzur ve ferahlık hissi veren bir yeşil alan manzarası olması da mekanda yayılıp keyif yapmak için bulunmaz bir fırsat. Havaların iyice ısındığı, bahçe keyfi zamanı geldiğine göre, keyifle içeceklerimizi yudumlayıp güneşin tadını çıkarabiliriz...