Yazılarıma biraz ara verdim. Dünyanın önlenemez kötülüğünden çok memnun olduğumu söyleyemem. Sonra kendime "Bana kim ve ne iyi gelir?" diye sordum. Aklıma ilk gelen çocukluk, saflık ve masumluğumu yaşadığım dostum Zeynep Atakan oldu.
Zeynep Atakan kimdir? Bir magazin figürü değildir mesela! Türkiye'nin en değerli ve sinemaya çok şey katmış aydınlarındandır...
Türkiye'ye film yapımcılığıyla Cannes Altın Palmiye ödülünü getirmiştir. Türkiye'nin ilk Oscar jürisidir. Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması kurucusu ve kreatif direktörüdür. Kurduğu YapımLab oluşumuyla ülkemize çok önemli yönetmen ve yapımcılar kazandırmış dostum olmasından gurur duyduğum bir değerdir.
Sonra düşündüm. Film Ekimi var. Daha ne isterim. En sevdiğim şey filmler arasında kaybolmak ve hayal kurmak. 9 tane filme bilet bulabildim. Bu sene çok etkilenmedim filmlerden ve bu sebeple sadece etkilendiğim iki filme yer vereceğim... Sonra Zeynep'le biraz sohbet tadında çok kısa bir röpörtaj yapmak istedim. Uzun uzun röpörtajların artık çok okunduğunu düşünmüyorum... İşte Zeynep Atakan'la yaptığım kısa soru/cevaplar...
- En sevmediğin film?
Antichrist - Lars von Trier
- Yakın dostun Zuhal Olcay'ın senin için ne ifade ettiğini iki kelimeyle özetlersen? Sadece 2 kelime.
Kıymetlim, kalbim..
- Hayatında değişmeni sağlayan çok önemli bir dönüm noktası var mı?
Oğlumun doğumu - Annelik
- Hangi renk? Neden?
Kırmızı.. Çünkü ateşli.
- Benim düğünümde sen de sıkıldın mı? :)
Hayır.. Ama sen bayağı sıkılmıştın, şu an gibi hatırlarım.
- Hayatında bir daha asla bu işi yapmam dediğin pişmanlık duyduğun bir iş oldu mu?
O kadar çok ki... Ama işin komiği o pişmanlığı çabuk unutup yine yapmaya yaklaştığım anlar olabiliyor..
- Sence ben film olsam hangi film olurdum?
Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar- Pedro Almodovar :)
Çok teşekkür ederiz...
Evet gelelim iki filme;
MAY DECEMBER
Film beni inanılmaz rahatsız etti. 13 yaşında bir erkek çocuğuyla beraber olan bir kadının biyografisi. Kadın hapse giriyor ve çıktığında evleniyorlar. İkizleri oluyor. İnanılmaz üzüldüm genç çocuk için... Julianne Moore'u bir ara boğmak istedim. Bir sahne vardı. Çok üzdü beni... Kadın adama "Ama sen istedin" diye suçlamada bulunuyordu. 13 yaşında çocuk ne bilecek istediği şeyi? Çok acımasız!
THE NATURE OF LOVE
Bu film bana kendimi hatırlattı. Hayatımda sosyal statütümün uyumlu olmadığı ilişki olayında bir Dünya markasıyımdır :) Sonunda filmimi yapmışlar. Beraber olduğum kişiyi züppe arkadaşlarıma iyi göstermek için savaş verdiğim çok olmuştur. Ama sonuç hep hüsran. Kısaca film "Davul dengi denginedir" olayını yüzünüze tokat gibi çarpmş. Tokadı yedim sizin anlayacağınız. :)