Deniz üstünde hafif bir esinti, teknenin gövdesinde huzurla dans eden dalgalar ve göz alabildiğine uzanan mavilikler... Türkiye’nin kıyı şeridi sadece denize girilecek yerler değil, aynı zamanda doğanın gizlediği küçük cennetleri barındırıyor. Haritaya sadece karadan bakanlar bu güzelliklerin çoğunu göremez. Ama rotasını denizden çizenler için durum bambaşka. İşte sadece tekneyle ulaşılabilen, bazısı hala kulaktan kulağa dolaşan efsanevi koylar rehberi.
1. Akvaryum Koyu – Bozburun, Marmaris
Adını boşuna almamış. Gerçekten de suyun içindekiler cam gibi görünür. Balıklar, deniz kestaneleri, taşlar… Her şey gözle seçilecek kadar net. Bozburun Yarımadası'nın güney ucunda yer alan bu koy, ancak tekneyle ulaşılabiliyor. Çevresinde yapılaşma yok denecek kadar az, o yüzden sessizliğin ve doğanın başrolü oynadığı bir sahne gibi. Yalnızca gündüz değil, gecce demirleyip yıldızları izlemek de ayrı bir büyü.
2. Göbün Koyu – Göcek, Fethiye
Göcek koylarının her biri başlı başına bir güzellik ama Göbün, onları bile kıskandıracak cinsten. Dar bir girişten sonra karşınıza çıkan saklı bir vaha gibi. Çam ağaçlarının suya kadar eğildiği bu koyda tekneden atlayıp yüzmek, doğayla birebir kalmak demek. Bir de tarihi kalıntılar var ki; suyun altındaki antik taş duvarları görmek adeta bir zaman yolculuğu hissi veriyor.
3. Cennet Koyu – Bodrum
Bodrum’un en çok fotoğraflanan yerlerinden biri. Ancak çoğu kişi karadan ulaşımın zorluklarından dolayı bu güzelliği sadece uzaktan izlemekle yetinir. Tekneyle gelenlerse masmavi suyu, zeytin ağaçlarının gölgesini ve o doğallığı hissedebiliyor. Güneş burada başka doğar, başka batar. Adı Cennet, boşuna değil.
4. Sarsala Koyu – Dalaman
Dalaman'dan teknene atladın mı, ilk durağın burası olsun. Sarsala, sakinliğiyle bilinir. Göl gibi durgun suyu, çevresini saran ormanlarla bir bütün oluşturur. Tekneden inmeden bile doğaya doyabileceğin nadir koylardan. Denize dal, sonra güverteye çık, kitabını al ve bir süreliğine dünyayı unut. Burada zaman ağır akar, iyi ki de öyle.
5. Bencik Koyu – Hisarönü Körfezi
Haritanın en ince çizgilerinden biri. Adeta iki körfezi birbirine bağlayan doğal bir geçit gibi. Rüzgâr sörfçülerinin uğrak yeri değil ama yelkenlilerin hayali. Sessizliğiyle meşhur. Dağların arasından süzülen tekne, birden bu koyla karşılaşınca herkesin yüzünde aynı ifade: Şaşkınlıkla karışık hayranlık. Burası sadece bir mola yeri değil, bir iç dökme noktası gibi.
6. Kargı Koyu – Datça
Kargı Koyu deyince çoğu kişinin aklına sahildeki kafeler gelir. Ama sen tekneyle gelenlerden olursan, koyun en sessiz köşesine demirleyebilir, kalabalıktan uzak durup kendi ritmini yakalayabilirsin. Suyu serin, dibi taşlık ve tertemiz. Bir de gün batımı var ki, denizle gökyüzü adeta el sıkışıyor.
7. Aquarium (Akvaryum) Koyu – Karaburun, İzmir
İsmi aynı ama ruhu bambaşka. Karaburun’un batı kıyısında yer alan bu koy, İzmir’in en bakir sularından birine sahip. Tekneler dışında neredeyse kimse gelmiyor. Sualtı yaşamı oldukça zengin. Dalgıçlar için gizli bir mabet. Burası, Ege'nin metropolle en yakın kaçış noktalarından biri.
8. Domuz Adası – Göcek
İsminin ürkütücü olduğuna bakma. Ne domuz var, ne de tehlike. Aksine, turkuazla yeşilin buluştuğu bu ada, teknelerin gece konaklama için favori noktalarından biri. Doğanın her santimi korunmuş. Suyun altı ise şnorkelle yüzmek için adeta bir açık hava akvaryumu.
9. Sedir Adası ve Kleopatra Plajı – Gökova
Efsaneye göre Kleopatra, bu kumları özel olarak Mısır’dan getirtmiş. Ve gerçekten de kumları öyle özel ki, koruma altında. Adaya tekneyle ulaşılıyor, kıyıya vardığında tarih seni karşılıyor. Antik tiyatro kalıntıları, yürüyüş patikaları ve kristal berraklığında su. Kültürle denizin el ele verdiği nadir yerlerden biri.
10. Akbük Koyu – Gökova Körfezi
Kampçılar ve karavancılar Akbük’ü çoktan keşfetti. Ama koyun tam kalbini yaşamak için denizden gelmek gerek. Güneş ışıkları suyun üzerine dökülürken yüzmek başka bir his. Balık tutmak, sahile çıkıp minik yürüyüşler yapmak, sonra tekrar güverteye dönmek… Akbük, sade güzelliğiyle büyüler.
Az Bilinen Ama Unutulmayanlar
Martı Koyu – Marmaris: Sadece sessizlik arayanların bildiği bir koy. Akşam üstü burada olursan, sadece rüzgarın sesini duyarsın.
Çiftlik Koyu – Datça: Yalnızlığı seven teknelerin sığınağı. Deniz koyu maviye çalan, kıyılar taşlık ama sıcak.
Kocabahçe – Bozburun: Minik bir aile işletmesinin yanında demirlenen tekneler, burada sanki başka bir zamandaymış gibi yaşar.
Liman Ağzı – Kaş: Kaş merkezine yakın ama karadan gidilemeyecek kadar tenha. Zeytin ağaçlarının altından denize girmek burada klasikleşmiş bir ritüel.
Denizden Bakınca Başka Görünür
Bu koylar, haritalarda küçük birer nokta olabilir. Ama bir tekneyle yaklaştığında büyürler, büyülerler. Türkiye’nin kıyıları sadece tatil rotası değil, aynı zamanda ruhu dinlendiren bir coğrafya. Denizin ritmini takip edersen, koylar da sana sırlarını anlatır. Kimisi sessizliğiyle, kimisi geçmişiyle, kimisi de sadece rengârenk balıklarıyla…
Hazırlığını yap. Bir pusula, birkaç dost, biraz rota bilgisi ve bolca merak yeter. Gerisini deniz halleder.