• 20 HAZİRAN Cuma 22:29
  • HV

İstanbul’un Kalbinde Saklı Bahçeler ve Teraslar

İstanbul’da doğayla iç içe, gizli bahçeler ve Boğaz manzaralı teraslarda yazın tadını çıkarın. Şehrin en özel açık hava mekanlarını keşfedin.

İstanbul’un Kalbinde Saklı Bahçeler ve Teraslar
EATING & DINING
Yayın Tarihi : 14-05-2025 12:29

Yaz geldi… Şehir yavaş yavaş kabuğunu kırıyor, kalabalık caddeler nefes almak isteyenlerle doluyor, gölgede kalan serinlikler yeniden keşfediliyor. İstanbul’un ritmini biraz yavaşlatmak, biraz da derinleştirmek istiyorsanız; sizi “gizli bahçeler” ve “büyüleyici teraslar” arasında küçük bir kaçamağa davet ediyoruz.

Bu şehir sadece gökdelenlerin, hızlı adımların, sonsuz trafiğin adresi değil. Aynı zamanda, içinden doğayı geçiren, lezzeti atmosferle harmanlayan, saklı kalmış mekanlarla da dolu. Bir apartmanın içinden geçerek ulaşılan yemyeşil bir bahçe, otel terasından uzanan büyüleyici Boğaz manzarası ya da beklenmedik bir köşede karşınıza çıkan sessiz bir akşamüstü...

İstanbul’un içinden ama İstanbul’un gürültüsünden uzak olan bu özel alanlar, yazı yaşamanın en güzel yollarından biri. Bu rehberde senin için; ruhunu dinlendirecek, damağını şenlendirecek ve anılarına zarif bir arka plan sunacak mekanları bir araya getirdik.

Şimdi zamanı durdurmanın, kalabalığın arasından sıyrılıp içini ferahlatacak bir masa bulmanın tam sırası. İster romantik bir akşam yemeği, ister arkadaşlarla neşeli bir brunch ya da sadece kendine ayırdığın birkaç huzurlu saat… Aradığın her şey, İstanbul’un gizli bahçeleri ve nefes kesen teraslarında seni bekliyor.

İSTANBUL'UN GİZLİ BAHÇELERİ

Chalet Garden

İstanbul’un merkezinde, kalabalığın tam ortasında yer alan ancak içeri adım attığınız anda bambaşka bir dünyaya geçiş yaptığınızı hissettiren Chalet Garden, yemyeşil atmosferi ve açık hava deneyimiyle büyülüyor. Swissôtel The Bosphorus’un içerisinde, şehirden uzaklaşmadan doğaya karışabileceğiniz bu özel bahçe; her detayıyla rafine bir keyif sunuyor.

Gün ışığının süzüldüğü taş fırın pizzaları, taze deniz mahsulleriyle hazırlanan atıştırmalıklar, hafif ama doyurucu salatalar ve burger çeşitleriyle menü, yaz akşamlarını unutulmaz hale getiriyor. Özellikle fondü ve şinitzel gibi kış favorilerinin yazlık dokunuşlarla menüye uyarlanmış halleri, Chalet Garden’ın özgün mutfak anlayışını gözler önüne seriyor.

Günün stresini geride bırakmak isteyenler için özel etkinlik takvimi de cabası. Caz gecceleri, 90’lar Türkçe pop partileri, canlı müzik performansları ve yaz festivalleri ile bu büyülü bahçede sadece yemek yemiyorsunuz; aynı zamanda sosyal bir deneyimin içine adım atıyorsunuz.

Pazartesi hariç her gün 17:00 – 01:00 saatleri arasında açık olan Chalet Garden, akşam yemeği servisini 22:45’e kadar sürdürüyor. “Gündelik şık” giyim kuralıyla rahat ama özenli bir akşam geçirmek isteyen herkes için doğru adres. Yazın şehri terk etmeden bir nefes almak isteyenler için Chalet Garden, İstanbul’un tam ortasında gizli bir vaha gibi.

 

Nadide Meyhane

Şehrin içinde ama ruhen Ege kıyılarına açılan bir kapı arıyorsanız, Nadide Meyhane tam da bu tanımı karşılıyor. İstanbul’un kalbinde konumlanan mekan, sizi yeşillikler arasında, özenle dekore edilmiş bir bahçede karşılıyor. İnce düşünülmüş detaylar, sade ama şık masa düzeni ve fonda çalan nostaljik melodilerle Nadide, her köşesiyle samimi ve huzurlu bir dünya yaratıyor.

Gündüz saatlerinde hafif öğünlerle başlayan servis, salatalar, makarnalar, taptaze sebzeler ve lezzetli tatlılarla zenginleşiyor. Akşamları ise meyhane ruhunu modern bir dokunuşla yorumlayan mekan; rakı-balık sofralarını, Ege mezelerini ve fiks menü seçeneklerini sunarak misafirlerine şık bir eğlence vadediyor.

Fonda çalan müzikle bazen eski bir İstanbul sokağında yürüyormuş gibi hissediyor, bazen de Yunan adalarında bir akşamüstüne savruluyorsunuz. Özellikle kız kıza buluşmalar, doğum günleri veya spontane kutlamalar için bu bahçe harika bir tercih. Nadide’nin enerjisi; sade, sıcak ve içten.

Eğer yaz İstanbul’da geçiyorsa ve birkaç saatliğine tatil hissi yaşamak istiyorsanız, Nadide Meyhane’nin bahçesi sizi bekliyor. Lezzetli yemekler, keyifli sohbetler ve hafif bir esintiyle dolu bir masa için daha fazlasını aramaya gerek yok.

 

Kalbur Et 

Kalbur Et, İstanbul’un yoğunluğunun ortasında adeta nefes alabileceğiniz saklı bir yeşil alan sunuyor. Yaz aylarının başlamasıyla birlikte açılan geniş ve serin bahçesi, şehrin karmaşasından uzak ama merkezine çok yakın bir lokasyonda yer alıyor. Ağaçlarla çevrili bu bahçede oturduğunuz anda zamanın yavaşladığını hissediyorsunuz. Kalbur Et, özellikle akşam saatlerinde günün stresinden uzaklaşmak isteyen misafirlerin gözdesi.

Masaya oturduğunuzda ilk karşılaşacağınız şey, güler yüzlü ve deneyimli servis ekibi oluyor. Menü, geleneksel Türk mutfağının en rafine et tabaklarıyla dolu. Başlangıç mezeleri arasında zeytinyağlılar, közlenmiş sebzeler ve meşhur Kalbur puf ekmeğiyle sunulan sıcak başlangıçlar dikkat çekiyor. Ardından gelen bonfile, küşleme, lokum ya da kuzu pirzola gibi ana yemekler, damakta iz bırakacak kadar başarılı.

Kalbur Et sadece yemek için değil; kutlama yapmak, özel günlerinizi anlamlı kılmak ya da sevdiklerinizle uzun bir sohbete dalmak için de ideal. Bahçedeki masa düzeni geniş aralıklı ve oldukça konforlu. Mum ışığıyla aydınlanan akşam yemeklerinde romantik bir atmosfer doğuyor. Her lokmasında ustalık, her detayında özen var. Kalbur Et’in yeşillerle çevrili gizli bahçesi, bu yaz mutlaka keşfetmeniz gereken yerlerden biri.

 

Lacivert Restaurant & Bar 

Lacivert, İstanbul Boğazı’nın kıyısında, doğayla bütünleşmiş özel bir bahçe atmosferi sunuyor. Yenilenen dekorasyonunda yeşilin tonları, taş dokular ve zarif tasarım unsurları öne çıkıyor. Şehrin koşuşturmasından sadece birkaç dakikalık uzaklıkta, ama ruhen bambaşka bir dünyaya açılan bir alan burası. Üstelik sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar her öğün için ayrı bir atmosfer vadediyor.

Bahçesi, şefin elinden çıkan Ege ve Akdeniz etkili tabakları deneyimlemek için eşsiz bir alan. Zeytinyağlılar, ızgara balıklar, taze otlarla süslenmiş salatalar ve günlük hazırlanan mezeler, menünün doğaya saygılı duruşunu yansıtıyor. “Yerele Saygı” politikasıyla menüde yerel üreticilerin katkısı hissediliyor; bu da her tabağın hikayesi olduğunu gösteriyor.

Lacivert’in bahçesi, sadece yemek değil, aynı zamanda huzur dolu bir sohbet, güzel bir anı ve belki de birkaç Instagram karelik ilham anlamına geliyor. Gün batımı saatlerinde ise ışık, manzara ve doğa adeta bir tabloya dönüşüyor. Lacivert, yaz boyunca İstanbul’da doğaya en yakın hissettiren gastronomik deneyimlerden biri olmaya devam ediyor.

 

Madhu’s İstanbul 

Hint mutfağının dünya çapındaki temsilcisi Madhu’s, İstanbul’un gastronomi haritasına güçlü bir iz bırakmakla kalmadı, aynı zamanda yemyeşil bahçesiyle yaz mevsimini de bambaşka bir deneyime dönüştürdü. Madhu’s’un bahçesi, şehrin ortasında adeta egzotik bir vahaya dönüşüyor. Renkli detaylarla dekore edilen bu açık hava alanı, baharat kokuları eşliğinde büyüleyici bir atmosfere sahip.

Madhu's Londra'nın Executive Şefi Praveen Singh tarafından hazırlanan yeni yaz menüsü de bu nefes kesici gizli bahçeye eşlik ediyor. Menü, geleneksel Hint tariflerini modern tekniklerle yorumluyor. Tandoor fırınından çıkan kebaplar, baharatlı soslarla harmanlanan köri seçenekleri ve özel olarak hazırlanan pirinç pilavları menünün öne çıkanları arasında. Vegan ve vejetaryen seçenekler de oldukça iddialı. Tüm bu tabaklar, açık havada serinletici içeceklerle birleşince, ortaya unutulmaz bir yaz akşamı çıkıyor.

Madhu’s bahçesi, yalnızca yemek için değil; kültürel bir atmosferi solumak, farklı bir mutfakla tanışmak ve yeni tatlara açık olmak isteyenler için de birebir. Dört nesildir süregelen tecrübenin İstanbul’daki yansıması olan bu bahçe, sıcak havalarda sizi şehir dışına çıkmadan başka bir kıtaya taşıyacak kadar etkileyici.

 

Umus İstanbul 

Küçükyalı sahilinde konumlanan Umus İstanbul, İstanbul’un en huzurlu kaçamak noktalarından biri. Deniz kokusu, yaz rüzgarı ve bol yeşillik arasında kurulu ferah bahçesi, sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar her ana özel bir dokunuş katıyor. Sahil boyunca yürürken bu saklı bahçeye rastlamak, yazın en keyifli sürprizlerinden biri olabilir.

Hafta sonları dolup taşan kahvaltı sofraları, bol malzemeli serpme konseptiyle adeta bir şenlik havasında geçiyor. Öğle saatlerinde daha hafif seçenekler; zeytinyağlılar, Ege usulü mezeler ve fırın ürünleri tercih edilirken, akşamları et ağırlıklı ve bol aromalı bir menü servis ediliyor. Bahçedeki her masa ayrı bir keyif noktası; kimi gölgede, kimi çiçeklerin hemen yanı başında.

Umus’un bahçesi, arkadaşlarla uzun sohbetler, romantik bir akşam yemeği ya da tek başına kitap okumalık bir mola için birebir. Samimi servisi, sakin ortamı ve küçük detaylara verdiği önemle burası, yazın en içten gelen “iyi ki geldim”lerinden biri olabilir. Ege ruhunu İstanbul’a taşıyan bu özel bahçeyi rotanıza mutlaka ekleyin.

 

İSTANBUL'UN BÜYÜLEYİCİ TERASLARI

 

16 Roof

İstanbul'un kalbinde, Swissôtel The Bosphorus’un en üst katında konumlanan 16 Roof, yaz gecelerinin vazgeçilmez adreslerinden biri. Gündüz şehri ayaklar altına seren manzarasıyla büyüleyen bu teras, gecceyle birlikte bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Panoramik Boğaz manzarası, göz alıcı bir ışık şöleniyle birleşerek hem romantik buluşmalar hem de enerjik eğlenceler için ideal bir atmosfer sunuyor.

16 Roof sadece manzarasıyla değil, menüsüyle de dikkat çekiyor. Akdeniz mutfağının modern yorumları, usta şeflerin ellerinde sanat eserine dönüşüyor. Hafif mezeler, deniz mahsulleri ve yaratıcı sunumlarla bezeli ana yemekler, eşlik eden kokteyllerle unutulmaz bir akşam vadediyor. Şarap seçkisi ve özel viski menüsü ise rafine tatları tercih edenler için geniş bir yelpaze sunuyor.

Ve elbette müzik! Sezon boyunca Vox Creative Agency müzik direktörlüğünde düzenlenen DJ performansları, Boğaz manzarasını ritimle buluşturuyor. Özellikle Emmanuel Jal gibi dünya çapında isimlerin sahne aldığı gecceler, 16 Roof’un enerjisini zirveye taşıyor. AfroHouse’tan elektronik soundlara kadar uzanan müzik yelpazesiyle, burası sadece bir teras değil, bir deneyim noktası.

Eğer bu yaz Boğaz’a karşı bir kadeh kaldırmak, yıldızların altında ritme kapılmak ve İstanbul’u yukarıdan izlemek istiyorsanız, 16 Roof sizi bekliyor. Terasta geçirilen bir akşam, uzun süre unutulmayacak anılara dönüşüyor.

 

Mezzaluna İstinyePark 

Kalabalığın tam ortasında ama huzurun merkezinde yer alan Mezzaluna İstinyePark Terası, yazın gelişiyle birlikte kapılarını yeniden açtı. Modern İtalyan mimarisinden ilham alan dekorasyon detayları, limon sarısı renk paleti, el yapımı seramikler ve duvarlardaki sanat eserleri ile bu terasta kendinizi Güney İtalya kıyılarında hissetmemeniz imkansız.

Mezzaluna’nın menüsü, klasik İtalyan tatlarını çağdaş tekniklerle birleştiriyor. Taze ev yapımı makarnalar, incecik pizzalar, Burrata salatası ve risottolar ile dolu menü; yaz akşamlarına uygun, hafif ama tatmin edici seçenekler sunuyor. Ayrıca mevsimsel malzemelerle hazırlanan spesiyaller, terasta her ziyareti farklı bir deneyime dönüştürüyor.

Teras alanı ferah, izole ve şık. Gün ışığında keyifli bir öğle yemeği için ideal olan bu alan, akşam saatlerinde mum ışığı ve romantik müziklerle bambaşka bir ambiyansa bürünüyor. Mezzaluna, özellikle sakin ama stil sahibi buluşmalar, kutlamalar ve özel yemekler için çok tercih edilen bir nokta.

Kalabalığın gürültüsünden uzak, ama şehrin nabzını hisseden bir yerde, lezzetli bir yemekle güneşin batışını izlemek istiyorsanız, Mezzaluna’nın terası sizin için biçilmiş kaftan.

 

Izaka Terrace

CVK Park Bosphorus Hotel’in en üst katında yer alan Izaka Terrace, İstanbul’un en büyüleyici manzaralarından birini sunarken, gastronomi dünyasında da özel bir yere sahip. Boğaz ve Tarihi Yarımada’nın birleştiği noktada konumlanan bu teras, hem gündüz hem de gecce bambaşka bir güzelliğe bürünüyor.

Başarılı şef Serhat Eliçora ve ekibi tarafından hazırlanan menü, modern ve geleneksel lezzetleri aynı tabakta bir araya getiriyor. Izgara deniz mahsulleri, Akdeniz dokunuşlu başlangıçlar ve aromatik soslarla zenginleşen ana yemekler, damaklarda unutulmaz bir iz bırakıyor. Taze ve yerel ürünler, menünün temel taşlarını oluşturuyor.

Izaka Terrace yalnızca yemek değil, aynı zamanda atmosfer vadediyor. Ahşap detaylarla bezenmiş zarif tasarımı, geniş masa aralıkları, rahat oturma alanları ve Boğaz’a bakan lounge bölümleriyle, hem romantik bir akşam yemeği hem de kalabalık kutlamalar için ideal bir alan sunuyor.

Gastronomik yolculuğunuzu enfes bir manzara eşliğinde taçlandırmak, şık bir ambiyansta kaliteli zaman geçirmek istiyorsanız, Izaka Terrace bu yaz mutlaka listenizde olmalı.