Rutine sanat ve gastronomi harmanlı bir dokunuş: Yapı Kredi bomontiada
Burası sizi tek bir adımda rutinin karmaşasından koparıp, keyif dolu sofistike bir dünyaya sürüklüyor. Tarihi Bomonti Bira Fabrikası'nın yeniden hayata dokunmaya başlamasıyla işlevlendirilerek hayata geçen Yapı Kredi bomontiada sanatın farklı kulvarlarında koşaraken, aynı zamanda gastronomi denizine de yelken açanlardan. Multidisipliner bir kültür programı çevresinde şekillenen YapıKredi bomontiada; sakinleri ve iş paydaşlarıyla etkileşim içerisinde kültürel faaliyetler, gösterimler, konserler, görsel ve işitsel performanslar, yemek festivalleri, kreatif toplantılar ve benzersiz etkinliklerin gerçekleştiği bir merkez; yaratıcı bir kültür kampüsü de diyebiliriz. Yaratıcı endüstrilerin gelişimine, kültürel paylaşımlara ve yenilikçi üretimlere katkıda bulunmayı hedefine alıyor.
Bomontiada'ya gelmek için çok sebebiniz var!
Yapı Kredi bomontiada, keyif ve lezzet dolu mekanlarıyla oldukça dikkat çeken bir yaşam alanı. Bizim bu haftaki lezzet noktamız da Kilimanjaro'ydu; ama bu özel anlara geçmeden önce bomontiada'da kısa kısa sanat notları verelim...
Kadın Gözüyle Hayattan Kareler: Yapı Kredi bomontiada'ya adımınızı attığınızda hemen sağınızda bir sergi alanıyla karşılaşıyorsunuz.
5 Ekim'de kapılarını açan ve 15 Ekim'e kadar da ziyaret edebileceğiniz harika bir fotoğraf sergisi var içeride. Kadınların yaratıcılığını fotoğraf sanatı saracılığıyla desteklemek; kadınlara kendilerini, hayata ve dünyaya bakış açılarını, fotoğraf kareleri ile özgürce ifade edebilecekleri bir platform sunmak amacıyla yola çıkan Kadın Gözüyle Hayattan Kareler fotoğraf yarışması 2007 yılında hayata geçirildi. Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu danışmanlığında yapılan yarışmalar arasında 17 yıldır kesintisiz olarak devam ediyor. 212 Photography İstanbul'a özel olarak hazırlanan bu sergide; yarışmada "Hayata Dair" teması ile bugüne kadar ödül alan 60 eseri inceleme şansınız var.
Her karesi içinize dokunan bir sergi; kesinlikle bitmeden gezmelisiniz...
Ara Güler Müzesi: Yapı Kredi bomontiada'da bulunan Ara Güler Müzesi'nde bugünlerde mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir sergi açıldı; Renkli Anadolu! Usta fotoğraf sanatcısı Ara Güler'in uzun yıllar boyunca Anadolu'ya yaptığı gezilerden derlenen renkli fotoğraflarına yer verilen yeni sergisi Renkli Anadolu, 6 Ekim'de kapılarını açmıştı. Sokakların, yapıların ve insanların Ara Güler'in kadrajından yeniden hayat bulduğu sergide yer alan ve bazıları ilk kez görülecek 89 adet fotoğrafı 1957 ve 2003 yılları arasına yayılıyor. Ara Güler Müzesi'nin yeni sergisi Renkli Anadolu; 7 Nisan 2024 tarihine kadar; Pazartesi hariç, Salı ve Cumartesi günleri arası 10:00 - 18:00 ve Pazar günleri ise 12:00 - 18:00 saatlerinde YapıKredi bomontiada'da ziyaret edilebilir.
Biraz da gastronomi...
Yapı Kredi bomontiada'nın lokal ve mevsimsel lezzet üssü: Kilimanjaro
Ruhunuza iyi gelen sanat molalarından sonra Yapı Kredi bomontiada'da ihtiyacınız olan her şey Kilimanjaro'da sizi bekliyor!
Geçtiğimiz günlerde bu harika mekanın kapılarından içeri sizler için girmiş ve her detayını da @geccegusto_ hesabımızdan sizinle paylaşmıştık. Gelin bu keyifli ziyaretin detaylarına birlikte göz atalım...
Yapı Kredi bomontiada meydanında, hemen karşınızdaki merdivenlerden çıkıyorsunuz ve Kilimanjaro'dasınız! Mekanın keyifli bir açık alanı bulunuyor; burası özellikle yaz sezonu boyunca şehrin en keyiflileri arasındaydı. Havaların yavaştan soğumaya başladığı şu günlerde bu alanın tadını üşümeden çıkarmak istiyorsanız elinizi çabuk tutun; çünkü kış geliyor! Ama eklemeden de geçmeyelim; evet, çok keyifli bir açık alanı var ama iç mekanın da büyüsüne kapılmamak elde değil...
İçeri adım attığınızda, ilk dikkatinizi çeken gösterişli Kilimanjaro barı oluyor; kesinlikle tasarım harikası denebilicek nitelikte bir görsellikle karşılaşıyorsunuz. Soft ama çarpıcı ışık kullanımı ve Afrika kültüründen esinlenen aksesuar ve bitkileriyle oldukça çarpıcı bir ambiyans yakalanmış. Yüksek tavanı, geniş pencereleri... Adeta bambaşka bir dünyada, kültürde hissettiriyor sizi. Bu alanın duvarları da aynı zamanda sanatla işlenmiş bir deneyimin kapılarını açıyor; iç kısımda birçok çağdaş sanat eserini duvarda görebilirsiniz.
Washington'daki köklü bir müzik kulübünden aldığı ismiyle Kilimanjaro; bomontiada'nın sofistike dünyasını yansıtan avluya tepeden bakıyor. Biz hafta içi, gün batımına yakın bir zamanda gittik. Bu mekanı tam anlamıyla yaşamak istiyorsanız; sizin de bu saatleri tercih etmenizi tavsiye ederiz. Akşamları oldukça keyifli olan mekanı tam gün batımında yakalarsanız; ışığın ve esen rüzgarın da keyfini çıkarabiliyorsunuz.
Odağında daima lokal ve mevsimsellik var!
Kilimanjaro sofralarına oturduğunuzda, karşınızda özenle hazırlanan ve sizi asla yormayacak bir menü ile karşılaşıyorsunuz. Menüyü elinize alır almaz zaten sizi harika bir cümleyle karşılıyorlar; "En aydınlık kahkahalar, yemeğin en iyi olduğu yerdedir." Menü içeriği ise tam nokta atışı; paylaşımlıklar, ana yemekler ve tatlılar!
Kendi köklerimizden ilham alarak lokale yönelen bir menü var Kilimanjaro'da. Mekanın mutfağı yerel malzemeleri ve mevsimsel tatları odağına alıyor; bu da olduğu gibi elinizde tuttuğunuz menüye yansıyor zaten. Lokal malzemeler kullanarak, mevsimin en iyilerini seçiyorlar ve neredeyse tüm ayrıntıları kendileri üretiyorlar. Kalanlar içinse kadın üreticilerden destek almayı seçmişler. Bize ait olan coğrafyayı çok iyi tanıyorlar ve uzman oldukları bu coğrafyaya ait ürünleri yapısını ve dokusunu bozmadan mevsiminde işliyorlar. Kilimanjaro mutfağının bir diğer dikkat çekici detayı ise yerel pişirme tekniklerine kattıkları modern dokunuşlar...
Sofraya geçiyoruz...
İlk olarak yine kendilerinin yapımı olan Tereyağ ile birlikte Karakılçık Ekşi Maya, Haşhaş Kıtırı ve Balandız Ata Tohumu Roll Ekmeği geliyor sofraya. Keşfetmeniz gereken muhteşem lezzetlerin yer aldığı Kilimanjaro menüsünde paylaşımlık kültürü ön plana çıkıyor; bu yüzden tek bir tabakla bu aşamayı geçmek bu eşsiz menüye bir haksızlık olabilir. Bizim lezzet soframızda, şefin önerisiyle; Levrek Sashimi, Atalık Tohum Renkli Pancar Salatası ve Kabak Çiçeği Tempura vardı.
Kilimanjaro'nun başarılı Şefi Çağla Sökesoğlu'ndan başlangıçları dinledik...
Levrek Sashimi; Uzak Doğu Mutfağı'ndan esinlenen ve menüye "Kaplan Sütü" olarak geçen bir sosla marine edilmiş. Bu özel sosun içinde Lime, Hindistan Cevizi Sütü ve mutfak sırrı olan birkaç gizli malzeme bulunuyor. Üzerinde ise yine kendilerinin yaptığı Yeşil Cips'ler bulunuyor. Bu tabakta aynı zamanda Tobiko olarak bilinen Somon yumurtası ve yine kendilerinin yaptığı Kiraz Turşusu bulunuyor.
Şef Çağla Sökesoğlu ise bu özenli tabaği; "Genelde bizim mutfağımız el yapımı ve mevsimsellik üstüne ilerleyen bir mutfak. Yaptığımız turşular, sunduğumuz tabaklar her zaman mevsime uygun olarak ilerliyor." şeklinde yorumluyor.
Pancar Salatası; damaklara imza atan bir paylaşımlık. Pancarlar, Bursa'da kendi yerel üretimini yapan bir üreticiden temin ediliyor. Pancarların altında ise Keçi Peyniri kullanarak hazırladıkları bir Mus ve yine kendilerinin yaptıkları Portakal Reçeli bulunuyor. Üzerinde ise Pancar Cipsi bulunuyor...
"Mevsiminde bir ürün yoksa, menüde de bu ürün yok! Mutfağımızda mevsimselliğe çok önem veriyoruz; eğer ürünü bulamıyorsak o mevsimde, ürünü menüde de bulamıyorsunuz. Açıldığımız günden beri mottomuz da bu; o yüzden misafirlerimiz bunu biliyor ve anlayışla karşılıyorlar." diyor şefimiz bu tabak hakkında.
Kabak Çiçeği Tempura; kesinlikle efsane! Mevsimi geçmeden, elinizi çabuk tutmalı ve Kilimanjaro'nun Kabak Çiçeği yorumunu kesinlikle tatmalısınız.
Bizim favorimiz oldu, imza niteliğinde diyebiliriz! "Kabak Çiçeği'nin artık mevsimi geçti, bu gördüğünüz son tabaklar diyebiliriz! Ekim ayında da menüde olacak ama artık maalesef son ayı, bu ürünle de mevsimine kadar vedalaşacağız." şeklinde bir veda konuşması bile yaptı şefimiz... İçerisinde tuzlu peynir dolgusu bulunan bu paylaşımlığın üzerinde bulunan Ballı Trüf Sos var ve bu tabağın farkı da bu sosundan geliyor.
Ana yemeklerden ise yine şefin tavsiyesiyle 72 saat Dana Kaburga ve Oğlak Tandır'ı deneyimledik. İkisi de imza netliğinde özenli sunumlarla sofralara geliyor.
Dana Kaburga; tatlı patetes püre, sebze yahni, yoğurtlu ot kavurma ve cips ile harmanlanıyor. Oğlak Tandır ise; Siyez Beşamel, kekik kreması, kuru erik kemik suyu ve mevsim cipsleriyle servis ediliyor.
Tatlı menüsünde ise üç lezzet dolu seçenek bulunuyor; Kilimanjaro Baklava, Yanık Kazandibi ve Soğuk Çikolatalı Mus.