• 09 MAYIS Perşembe 14:15
  • HV
Advert

Bütünsel sağlığımızı korumak için evde neler yapabiliriz?

Kendimizi evdeki toksinlerden nasıl koruruz, işe nereden başlamalıyız? İşte detaylar...

Bütünsel sağlığımızı korumak için evde neler yapabiliriz?
STYLE & CULTURE
Yayın Tarihi : 24-08-2023 09:59

Evlerimizdeki Gizli Zehirlere Dikkat

Kirlilik denince aklımıza yalnızca egzozundan duman çıkan taşıtlar, bacası tüten fabrikalar, kirli su kaynakları, kesilen ağaçlar ve yaşam alanlarından çok da uzak olmayan yerlerde yığınlar halinde duran çöpler gelir. Her ne kadar bunların çok büyük etkileri olsa da sağlığımızın çok daha sinsi düşmanları var. Ben bunlara evimizdeki zehirler demeyi tercih ediyorum. İlhamım da her gün kullandığımız ürünlerin zehirli maddelerden arındırılmış versiyonlarını yapmayı kendilerine amaç edinmiş Zehirsiz Ev girişimi.

Sabah kalkar kalkmaz yüzümüzü yıkadığımız sabunlar, mis kokulu çamaşır ve bulaşık deterjanları, kullandığımız cilt temizleme losyonları, nemlendiriciler, güneş kremleri, makyaj malzemeleri, mutfağımızdaki tüm plastikler, bazı tencere ve tavalar, su bidonları, ev küfleri ve en önemlisi yediğimiz sebze, meyve, beyaz ve kırmızı et kaynakları, yumurta gibi besinler… Hepsi ama hepsi doğal içerikli olmadıkları sürece zehir saçabilir.

Öncelikle farkına bile varmadığımız bu toksinlerin sağlığa ne gibi zararları olduğundan bahsetmek istiyorum. Maruz kaldığımız toksinler birçok hastalığa davetiye çıkarır. Bunların başında:

* Obezite

* İnsülin rezistansı

* Diyabet

* Polikistik over

* Beyin sisi

* Otoimmun hastalıklar

* Hormon bozuklukları

* Haşimoto

* Kronik yorgunluk

* Alerjiler

* Astım

* Endişe

* Depresyon

* Disbiyosiz

* Kardiyovasküler hastalıklar

* Kanser gelir.

 

Peki kendimizi bu toksinlerden nasıl koruruz, işe nereden başlamalıyız?

Aslında her zaman olduğu gibi işe mutfaktan başlamak en kolayı ve en etkilisi. Çünkü maalesef mutfaktaki toksinlerin hepsini doğrudan ağız yoluyla vücudumuza alıyoruz. Sebze ve meyvelerin yetiştirilmesi sırasında kullanılan pestisitler birçok metabolik hastalığa davetiye çıkarıyor, ayrıca vücudun savunma mekanizmasını bozdukları için kansere yakalanma riskini artırıyor. Bundan kaçınmak için atılması gereken adım çok basit: Organik ve iyi tarım ürünü sebze ve meyveleri tüketmek. Pestisitten uzak yetiştirilen organik ürünleri tüketmek sadece bir haftada idrarda bakılan pestisit oranının %90 azalmasını sağlıyor. Organik sebze meyvelerin en tazelerinin adresi ekolojik pazarlar. Güvenilir gıda kaynaklarına zehirsizsofralar.org sitesinden ulaşabilirsiniz.

Aynı şey beyaz et, kırmızı et ve yumurta için de geçerli. İlaçlı yemlerle değil otlatılan ya da organik yemlerle beslenen hayvanların etleri ve yumurtaları vücudumuza aldığımız toksin oranını böylelikle de hastalık riskini azaltıyor.

Mutfakta kullandığımız araç gereçlerin malzemelerinin seçimi de toksin yükünü azaltmada büyük rol oynuyor. Hayatımızın her alanına giren plastikten üretilmiş kapları, paketleri, tabakları, mutfak robotu haznelerini, süzgeçleri, spatulaları, çatal kaşıkları, su şişeleri ve bidonlarını mutfağımızdan ve yaşamımızdan mümkün olduğunca uzaklaştırmak, BPA ve polimer gibi kimyasallara maruziyeti en aza indirmeyi sağlayacaktır. Plastik ürünleri hiç kullanmayın demek, gerçekçi bir tavsiye olmayacağı için metal, cam, tahta, çelik seçenekleri tercih etmek mümkünse onlara yönelmenizi önerebilirim. BPA’sız su bidonlarını, cam sulukları; boyaların kimyasallarından uzak durmak için beyaz porselen kapları, çelik süzgeç ve mutfak gereçlerini tercih etmek kimyasalların vücudunuza alınmasını engelleyecektir.

Yapıştırmaz tava ve tencereler de bir diğer toksin kaynağı. İçini kapladıkları “teflon” olarak bildiğimiz ve tüm diğer yapıştırmaz tip ürünler perfloroalkil kimyasallar (PFAS) taşıyordu. 2005 yılında bu kimyasallar zararlarından dolayı kullanılmamaya başladı, ancak yerini bir başka zararlı kimyasal olan perfloroteksanoik asit aldı. Ayrıca alüminyum tencere, tavalar, fırın tepsileri ve alüminyum folyo ile yiyeceklerin doğrudan teması problem yaratabilir. Alüminyum bilinen bir nörotoksindir, yani sinir sistemini tutan zararları vardır. Ayrıca oksidatif stres yaratan ve özellikle mitokondrileri etkileyen de bir toksin. Bu yüzden çelik ile döküm tencere ve tavalar en sağlıklı seçenekler.

Bir sonraki adım asla suçlamayacağımız ama deri üzerinden kana karışarak toksin yüklenmemize sebep olan kişisel bakım ürünleri. Nemlendirici kremler, göz farı, fondöten, göz kalemi, allık, maskara, yaşlanma karşıtı kremler, ruj, şampuan, saç kremi, parfüm, güneş kremleri, anti-perspiran, oje ve saç boyası seçiminde içeriklerine dikkat etmek önemli. Etiketinde fitalat, paraben, formaladehit, etanolamin, sülfatlar (SLES, sodiumlaurethsulfate ve sonu -eth ile biten diğer içerikler), retinilpalmitat, CocamideDEA ya da parfüm olmayan, özellikle güneş kremlerinde oksibenzon, oktinoksat, avobenzon, homosalat, retinylpalmitat barındırmayan ürünler tercih edilmeli. Mümkünse en az %96 doğal içerikli olan ürünler satın alınmalı. Böylece cildimizden toksin alımını en aza indirmiş oluruz.

Aynı şekilde çamaşır ve bulaşık deterjanlarında da zararlı kimyasallardan kaçınmak gerek. Özellikle bulaşık makinesi tuzu yerine kaya tuzu, parlatıcı yerine beyaz sirke kullanabilir; deterjan olarak içeriği temiz, organik seçenekleri tercih edebilir, yumuşatıcı yerine de beyaz sirke kullanabiliriz. Bu sayede tenimizden ve soluma yoluyla kimyasallara maruz kalma riskimiz azalır.

Son olarak bahsedeceğimiz  ve fark etmediğimiz ve bazen fark etsek de önemsemediğimiz toksin kaynağı küfler. Bazen cam kenarlarında bazense duvar diplerinde içerinin veya dışarının neminden kaynaklı küf oluşabiliyor ve küfü solumak doğrudan akciğerlere zarar vermekle kalmayıp tüm metabolizmayı bozuyor. O yüzden evi her gün mutlaka havalandırmalı, pencere ve dış cephe duvarlarını düzenli aralıklarla kontrol etmeli ve herhangi bir küfle karşılaştığınızda kaynağı bulup ortadan kaldırmalı ardından beyaz sirke sıkıp beklettikten sonra karbonatlı suyla iyice temizlemelisiniz. Üzerinde küflenme fark ettiğiniz yiyecekleri derhal atmalı, bulundukları kapları yüksek sıcaklıkta yıkamalı ve mümkünse kabın içinde bulunduğu dolabı da temizledikten sonra mutfağı iyice havalandırmalısınız. Bu sayede toksinlere maruziyetten kurtulmuş olursunuz.

Kısacası sağlığımızı olumsuz yönde etkileyen ve birçok hastalığa davetiye çıkaran kimyasallar her yerde. Artık nelerde toksik maddeler olabildiğini bildiğimize ve onlardan nasıl kaçınacağımızı öğrendiğimize göre sağlıklı yaşama bir adım daha yaklaştık. Evimizi ve bedenimizi zehirlerden mümkün olduğunca arındıralım. Hadi, mutfağa koşup plastik saklama kaplarını parıl parıl cam kaplar, kavanozlarla değiştirmeye başlayalım. Gerisi gelecektir. Çünkü sağlıklı yaşamak evlerimizden zehirleri uzaklaştırmak kadar kolay.