https://www.geccemekan.com/files/uploads/user/e03596c6046158e9771c2ed3e50218a1-23c385e9fe3392a1c9ef.jpeg Caner Ural

Okan Urun: Her türlü ayrımcılık kırmızı çizgim!

16-10-2023 14:34 8615 kez okundu.

Geçtiğimiz ay  30. Adana Altın Koza Film Festivali’nde ‘Yüzleşme’ filmindeki rolü ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü alan Okan Urun bu hafta röportaj konuğum.

Ödül sonrası  yeni tiyatro  oyunu için yoğun bir programa giren Okan Urun ile geçtiğimiz hafta Koşuyolu’nun da bulunan menajerlik  ofisinde  buluştuk. Oyuncu , yönetmen, sahne tasarımcısı aynı zamanda sunuculuk da yapan Urun ile rol aldığı Bartu Ben, Peri Masalı, yanında rol aldığı tiyatro  oyunlarını yeni projesi ‘O Gezegen’i , hayatı, nasıl oyuncu olduğunu, ödül aldığı ‘Yüzleşme’ filmini, yeni projelerini her şeyi konuştuk. 

Okan Ürün mü Okan Urun mu?

Ya evet, onu senelerdir en yakın arkadaşlarım da çözemiyor. Doğrusu Urun. Bazen bu konuda ısrar eden de oluyor. Mesela, ben ilkokuldayken bir süre geçici bir sınıf öğretmenimiz olmuştu. Yeni öğretmen adımı sorduğunda Okan Urun deyince ‘öyle şey olur mu?‘ diye beni terslemişti. Çocuğum tabii… Eve gidip üzülmüştüm, annem de ertesi sabah okula gidip durumu öğretmene anlatmıştı. Yani adım Okan Urun.

Heyecanın yatıştı mı?

Yaptığın işin değer kazanması ile ilgili olarak insan heyecan duyuyor tabii ki. Maalesef tören günü oyun provam olduğu için İstanbul’a dönmüştüm. Mesleki bir durum ama yine de orada olmayı isterdim. Oyuncunun ödül alması bir filmin iyi yazılması veya iyi yönetilmesi ile ilgili aslında. Kişisel düzlemde ise, oyunculuk serüveninde yola devam ederken güzel bir motivasyon ödül.

Adana Altın Koza’da galiba tüm filmleri izledin hiç düşündün mü ödül alırım diye?

Ne evet ne hayır! İnsan festivalde olduğu için bir beklenti içine giriyor ister istemez. Bir yandan da başka filmleri izlediğin, filmler üzerine sohbetler ettiğin o biraradalık içinde ödül geri planda kalıyor. Ödül alacağını düşündüğüm tahmin ettiğim isimler de vardı. Filmimiz “Yüzleşme” nin değerlendirilmesini ve ödüllendirilmesini arzu ediyordum ama “Ben alıcam!” diye bir düşüncem yoktu. 

‘Yüzleşme’  filmi  ile  En İyi Yardımcı  Erkek Oyuncu Ödülünü aldın filmin festival yolculuğu  devam edecek sanırım.

Geçen yıl 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin forum bölümünden post prodüksiyon desteği alan bir film ‘ Yüzleşme’, festival yolculuğu o şekilde başladı aslında. 

Bu yıl  Kasım ayında gerçekleşecek Ankara Film Festivali’nin ulusal uzun metraj seçkisinde yer alıyor. Frankfurt Film Festivali de konuşuluyor ama bilmiyorum süreci. Bunun yanında gösterime gireceğini de düşünüyorum.

Ben bu yıl  İKSV de izlemiş ve beğenmiştim filmi biraz bahseder misin  ‘Yüzleşme!’ den?

Filiz Kuka’nın filmi ‘ Yüzleşme’. Senaryosu da ona ait. Filiz’in ilk uzun metrajı.

Filmde Asiye Dinçsoy, Mutlu Güney,  Adana’da  En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan Nilay Erdönmez gibi değerli isimler  var. İstanbul’da  üç hafta gibi bir sürede  çekildi. Çok yaşlı ve hasta olan bir kadının hasta bakıcısı Evren’i canlandırıyorum. Evren’in yaşlı kadının kızı Hatice’ye ettiği bir itiraftan sonra o çekirdek ailede yavaş ve küçük kırılmalar yaşanıyor. Öte yandan Evren de annesi, işi ve sevgilisi arasındaki hayatında başka çıkmazlar yaşıyor. “Yüzleşme” tüm bu mikro değişimler, duygular üzerine giden bir film. Daha fazla spoiler vermeyeyim Caner! :)

Tamam o zaman özel sorulara geçelim; oyuncu olmak hayatında nasıl gelişti?

Çocukluğum çok hareketli idi. Klasik yerinde duramayan çocuk. Ailem bazen benimle nasıl baş edeceğini bilemiyordu sanırım. İlkokulun ilk yıllarında çeşitli kurslara  gidiyordum. O zamanlar annem beni rahmetli Enis Fosforoğlu’nun bizim evin çok yakınında açtığı tiyatro kursuna yazdırmıştı. 8 ya da 9 yaşındayım. İlk kurs günü, ders arasında Enis Hoca ‘Okan’ın annesi kim?”   diye sormuş, annem de o sırada  ‘eyvah Okan yine yaramazlık yaptı, rezil oldum’ diye düşünürken Enis Hoca ‘Okan’ı iyi ki buraya  getirmişsiniz; belli ki tiyatroyu seviyor ve sevecek ‘ demiş. Ortaokul yıllarında yine Enis Hoca’nın Moda’daki tiyatro okuluna devam ettim. Sonra bıraktım kursları, lise döneminde arkadaşlarım ile okulda  tiyatro yapmaya çalıştık. Üniversite çağına geldiğimde ise tek hayalim konservatuara girmekti. Lisede (Burak Bora Anadolu Lisesi) yabancı dilim Fransızcaydı. O dönem  Fransa’daki okullara da başvurdum. Sorbonne’un  tiyatro bölümüne girdim, orası  teorik bir bölüm; ertesi yıl konservatuarların oyunculuk sınavlarına girdim ve belediye konservatuarını kazandım. İki okulu aynı anda bitirdim gibi oldu. Şimdi geri dönüp bakıyorum da özellikle tiyatro dışında başka hiçbir şey tahayyül etmedim hayatımda.

Eğitimli bir oyuncusun ve şu sıralar herkes oyuncu ne düşünüyorsun bu duruma?

Bir kişi ister eğitimini alarak ister almayarak başlasın, yaptığı işe kafa yoruyor ve gelişime  açıksa, çaba sarf ediyorsa bence o fark ortadan kalkıyor. Ayrıca sadece şan-şöhret üzerine kurulu bir kariyer için illa oyuncu olmaya da gerek yok artık günümüzde. Açıkçası başkalarının ne yaptığı ile de çok ilgilenmiyorum.  Oyunculuk herkesin kişisel ve biricik serüvenidir bence.

Anlat bize Okan Urun kimdir?

4 Mayıs 1983 doğumluyum. Burcum Boğa, ama Boğa burcunun özelliklerini taşıyor muyum bilmiyorum. Yükselenim de Kova astrolojiyle pek ilgilenmem, sadece bilgi olarak biliyorum bunu. Eskiden daha çok partici bir insandım, halen seviyorum eğlenmeyi, duruldum sanırım, parti demek, eğlenmek, arkadaşların ile dışarı çıkmak, güzel vakit  geçirmek gibi güzel bir dönemim vardı. Bu aralar yeni oyun provaları üzerine yoğunlaştım, Karaköy de oturmama rağmen Anadolu Yakasına vapur ile geçip Caddebostan taraflarında  bisiklete  biniyorum. Çoğu  zaman film izliyorum. Yeniden üniversiteye başladım Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yüksek lisans yapıyorum. Akademiye yeniden dönmek hoşuma gidiyor aslında.

Ödül sonrası yaklaşık 25  günlük süreçte ne oldu? 

Ailem başta olmak üzere çok güzel tebrikler aldım, uzun zamandır görüşemediğim bir sürü dost aradı onlarla da görüşmüş oldum. Sağ olsunlar!. Güzel bir şey  tebrik almak günün sonunda. Ama ne değişti diye sorarsan pek bir şey  değişmedi, ertesi gün oyunumuzun provasına gittim.

Tiyatro  ve sinema devam ediyor hayatında  yeni projeler var mı?

Esasen ben 2006’dan beri Melis Tezkan’la birlikte tiyatro, video ve çağdaş sanat alanında işler üretiyorum. Birlikte üretimimiz hem kişisel hem de profesyonel olarak benim için çok özel bir yerde duruyor. Şu sıralar Bursa’daki İmalathane Galerisi’nde bir yerleştirme işimiz sergileniyor. Yolunuz düşerse gidin.

En son Fox Tv’de Nazan Kesal, Alina Boz, Taro Emir, Müfit Kayacan ile değerli isimler ile ‘ Bir Peri Masalı ‘ adlı tv dizisinde rol almıştım. Bu ara  ekran için bir süredir görüştüğümüz projeler var ama henüz söyleyebileceğim bir noktada değilim. Şimdilerde ise Ferdi Çetin’in yazdığı  ‘Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde  Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı’ adlı tiyatro oyununun provalarındayım. Kayhan Berkin yönetiyor. 3 Kasım’da İKSV’nin düzenlediği İstanbul Tiyatro Festivali’nde prömiyer yapacak oyun. Nergis Öztürk, Ayşe Lebriz Berkem, Kayhan Berkin ve Anıl Aslan’la paylaşıyorum sahneyi. Nişantaşı’nda yaşayan bir anne ve kızı ile onların ressam komşularının kesişen hikayeleri. Oyun Tünel’de yeni restore edilen Metro Han’da seyirciyle buluşacak.

Geçenlerde Moda  Bina da izlediğim  ‘O  Gezegen’e bayıldım, anlatsana bize  ‘ O Gezegen’ de neler olacak?

‘O Gezegen’ hem canlı bir talk show hem de bir podcast. Bazen tanıdığım bazen de tanımadığım konukları davet edip, onların dünyasını keşfetmeye çalıştığım bir talk show serisi yapıyorum.

Ayda bir kere Bina’nın en üst katındaki Bant Mag Havuz’da, canlı ve seyircili olarak üç konuk ağırlıyorum. Her birine ayrılan 30 dakika var. Bugüne kadar Ayça Damgacı, Sude Belkıs, Kardelen , Burakbey, Baran Bölükbaşı, Çağlar Fidan geldi. Sonra her bir yarım saat podcast haline geliyor. Ekin Sanaç’ın kurgusunu yaptığı o podcastler de yalnızca sohbetin kaydı olmaktan çıkıp kendine özgü bir dinleme keyfi sunuyor. Güncel konuların içinden geçebildiği, keyifli, mümkün olduğu kadar sansürsüz sohbetler aslında. 

Hayatının hangi dönemindesin?

İstemediğim şeyleri daha iyi bildiğim bir dönemdeyim.

Kırmızı çizgilerin neler?

Her türlü ayrımcılık kırmızı çizgim diyebilirim.         

                                                                                  

Gördüğüm kadarıyla sen ‘Ego’  diye bir şey  bilmiyorsun sanırım.

Faydasız bir böbürlenme, toksik bir üstten bakmanın ego sanıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Böylesi bende yok, iyi ki de yok zaten. Benlik anlamındaki ego tabii ki var. Yoksa zor olurdu sanki hayat. 

 

 

Yeni bir Ferhat Göçer ve  Neşe Seçil şarkısı ‘ Yüzleşme’ 

Ferhat Göçer yeni şarkısı  ‘Yüzleşme ‘ ile şu sıralar  adeta şaşırttı sevenlerini.

Sözlerini daha evvel  ‘Sorarlarsa’, ‘ Aşka Bi ‘Yol’, ‘ Enkaz’ adlı şarkılarını   da  yazan Neşe Seçil’in yazdığı  bestesini kendisinin yaptığı  bu özel şarkıyı  Azeri sanatçı ArzukHanım Hasanova  ile düet  yaparak seslendirdi sanatçı.

Geçenlerde  gittiği Bakü’de vermiş olduğu konserde ArzukHanım Hasanova’yı  sahneye davet  eden Ferhat  Göçer, sesini çok beğendiği sanatçı ile bu şarkısını okudu. 

Ferhat Göçer’in bugüne kadar hiç denemediği bir tarz olan şarkının düzenlemesi Elvin Musayev tarafından Azerbaycan’da yapılmış.  Said Zeynalov yönetmenliğinde çekilen klipte de Ferhat Göçer ve ArzukHanım Hasanova bir araya geldi. 

Baktım da  Neşe Seçil ile Ferhat Göçer’in sinerjileri uyuyor, geçtiğimiz yıllarda Seçil ile yine Gecce için yaptığım röportajda ‘ Ferhat beyin bestelerini dinlediğimde hemen hikaye kafamda oluşmaya başlıyor.’ demişti. Anlam bütünlüğü olan hikayeyi ve sadece kafiye olsun diye yazılmamış sözleri bestenin üzerine oturtabilmek bir söz yazarı için önemli bir ayrıntı olsa gerek.

Ben çok beğendim ‘Yüzleşme’ yi yolu açık olsun.

 

Çocuk Kalbi film oluyor!

Tüm dünyanın en çok okunan kitaplarından biri olan İtalyan yazar Edmondo De Amicis'in 1886 yılında yazdığı roman "Çocuk Kalbi" film oluyor.

İlkokul yıllarımızdan hepimizin hatırladığı bu eser nihayetinde sinema filmi olarak uyarlanacak. 

22 farklı dile çevrilen  ‘Çocuk Kalbi’ ilkokul çağındaki Enrico adlı İtalyan bir çocuğun okul ve sosyal hayatını çocuğun kendi ağzından anlatıyor.

Roman, Enrico'nun aile ve okul yaşamını anlatmanın yanı sıra dostluk, dayanışma, dürüstlük, erdem, arkadaşlık ve aile sevgisi gibi birçok temel insani değeri bir çocuğun saf bakış açısından bize aktarıyor.

Bu eser  edebiyat alanında "dünyanın en yararlı çocuk kitabı" olarak geçiyor.

Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini  Sinan Biçici üstlenecek.

İlker Aksum ve Alihan Türkdemir bu filmde baba-oğul ikilisini canlandırırken.  Ayrıca film de Suna öğretmen karakterini ise çocukluğundan  beri tiyatro ile iç içe olan oyuncu Aylin Gül canlandıracak. 

Arkadaş ve aile sevgisi, öğretmen öğrenci ilişkisi gibi birçok evrensel temayı anlatan romanın bu filmi 2024 yılında vizyona girecek. 

 

Bir Yazar Bir Ressam Sahte Gerçeklik: Oksimoron’da buluştu!

 Hayatta zaten öyle değil mi?  O da sahte gerçeklik üzerine kurulu bir dünya.

Sanırım ressam Dilşad Atasoy ile gazeteci-yazar Oya Doğan “Sahte Gerçeklik: Oksimoron”  adını verdikleri ortak bir sergiyle bunun cevabını verecekler  sanatseverlere.

                                                  

Serginin gelen bülteninde şöyle diyor;  Bir ressam ile bir yazarı yan yana getiren neden dünyanın içine düştüğü bir ‘hastalık’: “Sahte Gerçeklik!” Nereden bakılırsa bakılsın oksimoron yaşıyoruz aslında! Ya da oksimoron yaparak yaşıyoruz. Hiç gerçeğin de sahtesi olur mu demeyin. Maalesef bu yüzyıl buna teslim olmuş durumda. Dünya adeta, “gerçek olabilmek için sahte olmak gerekli” akımının peşinden koşuyor. Siyasetten sanata, iklimden sağlığa, ekonomiden duygulara, nicelikten niteliğe, bedenden ruha, mütevazılıktan görgüsüzlüğe, görünmezlikten kendini teşhire, her şey bu sahte gerçeklikle yaşanıyor’ deniliyor.

Ressam Dilşad Atasoy ile yazar Oya Doğan bu sergide; işte bu yeni hastalığı yorumlamayı, verdikleri tepkiyi göstermeyi, dillendirmeyi ve düşündürmeyi amaçlayarak, edebiyatla resmi buluşturmuşlar.

Proje yöneticiliğini Ceren Atasoy’un üstlendiği, 21 eser ve enstelasyonların yer aldığı Sahte Gerçeklik: Oksimoron sergisi 21 Ekim Cumartesi Nişantaşı Ovoo Art Galeri’de açılacak. 18 Kasım tarihine kadar  da  devam edecek.

İki kadın sanatçı; güzel anılarımızı - dehşet güzel- diye tanımladığımız, hayatımızın aşkına duyduğumuz sevgiyi ölümle yücelttiğimiz, beklediğimiz demokrasiyi fonda postal sesleri ile hayal etmeye başladığımız bir dünyanın; ilişkilere verdiği zararı düşünelim istiyorlar. Ve dünyanın görmeyi reddettiği gerçek sorunlarına; iklim değişikliği, kuraklık, kadın cinayetleri, toplumsal cinsiyet rolleri, savaşın normalleştirilmesi, deprem, empati yoksunluğu, yalnızlaştırılma, sözde demokrasi, tektipleşme, gösteriş düşkünlüğü ve sevgisizliği; topluma kendi sanatlarıyla yani resimle ve edebiyatla anlatıyorlar.

 

 

BEYA’NIN YENİ TEKLİSİ ‘HAİN’

Müzik dünyasında Beya olarak tanınan Berk Ali Yavuz, yeni teklisi ‘Hain’i müzik piyasasıyla buluşturdu.

2018 yılından bu yana rap müzik şarkılarıyla varlığını gösteren  Beya’nın yeni şarkısı  Hain söz ve müziği kendisine ait. Aranjesini Ege Berk “EK Beats” Korkut’un yaptığı şarkının masteringini de Özgür Öztürk gerçekleştirmiş. 

Yaklaşık 4 yıldır Los Angeles’ta yaşayan ve şu ana kadar 14 rap şarkısı olan Beya, yeni parçasıyla iddiasını sürdürüyor. Kısa sürede büyük hayran kitlesine sahip olan rapçi, önümüzdeki günlerde yeni şarkılarıyla hayranların sevindirecek. 

Sanatçının Spotify de dinlediğim Kırılacak Kalbim, Asal, Gözümüz Yükseklerde, Ben Gittim adlı şarkıları da  dikkat  çekici.

 

TIKLA! - Gecce Gusto yazarlarından haftalık öneriler: 16 - 22 Ekim

DİĞER YAZILARI Sibel Can ile müzik şöleni! Yerli Charlie Chaplin ‘Özgür Daniel Foster’ Altın Laleler sahiplerini buldu! Yeni şarkıları ile Müslüm Gürses!  Işıl Yücesoy: 'İzninle' çok eski bir rüyam! Ferzan Özpetek, İstanbul Film Festivali’nde! Halil İbrahim Ceyhan’ın sürprizleri var! Ferhat Göçer Kuzey Amerika turnesine çıkıyor! Kara Ağaç Destanı’nın üç farklı kadını! Musicandle Concerts ile büyülendim!   Sıradışı bir temsil; II.Mehmet! 'Yaşamak Mı Yoksa Ölmek Mi?' yeniden İstanbul’a geliyor!    Yasemin Sakallıoğlu kendi rekorunu kıracak mı? Tiyatronun melekleri sahnede! Kendini Köroğlu hisseden balet; Erhan Güzel! Aşkın Mevsimi olur mu? İsmail Hacıoğlu’ndan şarkılar! Griye Çalıyor Gece prömiyer yaptı! Şampiyon Melekler Kıbrıs'ta anıldı! Başkan geliyor! Acilen Norveçli Frida Aasen podyumda rüzgar gibi esti! Fethiye’de Yüksel Aksu çoşkusu! Antalya'da Piyano Festivali 2023 biterken film festivalleri! Ajda Pekkan sahnede fırtına estirdi! Deniz Barut: Aynı yöne baktığınız insanlarla çalışmak şans! Efe Eroğul: İçime sinen karakterleri canlandırmak istiyorum! Cumhuriyet'in 100. Yılında Atatürk Filmleri! Sedef Şahin: Dünyayı sevgi kurtaracak! Seray Sever: Oyunculuğu çok özledim! Rojda Demirer: Komedi oynamayı özledim! Türkan Şoray ve Kadir İnanır, Altın Koza'da el ele! Adana Altın Koza Film Festivali'nde neler oluyor? Ayça Varlıer Broadway müzikalinde! Meral Asiltürk'e Festivallerin şehri Antalya! Adana Altın Koza başlıyor! Ferhat Göçer: "Kandırdın Beni Hayat!" Şile’de festival başladı! Timur Acar; Biz yine sinemalarla baş başa kalacağız! Mahsun Kırmızıgül'ü Harbiye’ye bekliyoruz! Tan Taşçı konser maratonunda! 2. Gemlik Film Festivali bu hafta! Kemal Sunal Müzesi sonbaharda açılıyor! Sennur Nogaylar; Her şeyi halen sinema da izlemeyi tercih ediyorum! Big Chefs; Hedefimiz  Avrupa’da  büyümek! Frankfurt’ta Altın Elmalar cuma geccesi sahiplerini bulacak! Zerrin Tekindor; Distopik bir zamandan geçtiğimizi düşünüyorum! Toz! Ajda Pekkan konseri anlatılmaz, yaşanılır! Hatay'da çocuklar ile beraberdik! Türsak Vakfı Ödülleri dağıtıldı! Cyrano Bülent Emin Yarar! Kerem Ayan ve Oregon! Alaçatı, Karsu ve Duman ile sezonu açıyor! Sunay Akın'ın Oyuncak Müzesi Almanya'da! Doğancan Özadlı: 'Sesim güzel bende radyocu olmak istiyorum.’  diyenler çok! 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'müz kutlu olsun! "8. Renk Kadın ve İz" AKM’de! Şehir Tiyatroları "Sanat İyileştirir" diyor! İlker Çatak: "Kağıtta yazılı olanlara hayat vermek, film çekmenin en güzel yanı!" Aslında sanat bize iyi gelecek! Karot Testi yeniden gündemde! Türkiye’nin kaderi mi bu? Küheylan sahnede! Mahsun Kırmızıgül’ün "Prestij Meselesi"! Şehirde kültür sanat turları Serafina Akmerkez'de öğle yemeği Şehirde haftalık kültür sanat turları Antakya Kahvaltısı gibi var mı? Günay Acar: "Ajda Pekkan bir şarkıcının uyması gereken yaşam biçiminin tam örneğidir!" Ahmet Öre: "Hayatta Paris’te yaşamam demiştim!" Şebnem  Özinal; Kantocular sesleri hala yankılanan kadınlar! İstanbul'da Adnan Koç, Yeliz ve Yılmaz Sütçü sahneleri! Murat Şeker; Çakallarla Dans ile Türk Sinema tarihine geçtik! 2. Distopya Film Festivali’nde yılın en iyileri belli oldu ! Tiyatro her zaman olmalı! Elazığ’da 'SARDUNYA' açtı! İstanbul geccelerinde Emre Altuğ, Sıla ve Soner Olgun sahneleri! Nazan Kesal  ‘Yaralarım Aşktandır’ ile sahnede! Antakya’da  ilk ödüller  Yeşilçam emekçilerine! Altın Portakal rüzgar gibi geçti! Stanley Kubrick Beyoğlu’nda! Antalya  Altın Portakal Film Festivali  başlıyor! Adana Altın Koza’da yıldızlar geçidi! Son günlerin dikkat çeken jönü Ahmet Kayakesen ! Burak  Kut  ve ‘Kafam Leyla’