• 23 NİSAN Salı 14:36
  • HV
Advert

Yüksel Balık Tarabya: Yıllar Geçse De Değişmeyen Lezzetler

Yayın Tarihi : 02-04-2019 09:42
İstanbul’un ve hatta Türkiye’nin en gözde Balık restoranları arasında yer alan “Yüksel Balık”ın yaklaşık bir buçuk sene önce Tarabya’da açılan şubesindeydik cumartesi akşamı. Dostlarla buluşup meze ve balık keyfi yapmak, uzun uzun oturup sohbet etmek için yirmi senedir gittiğimiz klasik mekanımızdır Yüksel. Biz Yeşilköy'de alıştık Yüksel'e. Şimdi de Tarabya'yı deneyimlemek istedik ve kalktık Yeşilköy'den Tarabya'ya geldik. Lezzetlerin değişmemiş olduğunu görmek beni çok sevindirdi. Çünkü şubeleşen mekanlar açısından en zorlayıcı konudur ''Aynı kalmak''. Bilirsiniz bir Beyti Güler şubeleşmek istemedi, Beyti'yi sadece ve tek mekan olarak Florya'da yaşatıyor oldum olası. Neyse gelelim Yüksel nasıl olmuş kısmına... Yeşilköy sahilindeki iki şubesiyle tanıdığımız Yüksel Balık 21 senelik iddialı bir mekandır. Sahibi Yüksel Karakış ile özdeş bir yerdir. Yüksel Bey hem bir balık ustası hem de ıstakoz ustasıdır. Bunu öncelikle hatırlatmak isterim. 300 kişilik misafir kapasitesine sahip olan, iki katlı, Boğaz manzaralı, şık ve aydınlık bir mekan yaratmışlar. Oldukça geniş ve ferah salonları var. Kendisine ait bir otoparkının olması da büyük artı. Restorandan içeri girer girmez sizi taze mevsim balıklarından oluşan zengin balık mostrası karşılıyor. Servis hızlı, garsonlar ve tüm çalışanlar senelerdir Yeşilköy’de alıştığımız gibi yani her zamanki gibi ilgili, bilgili, güler yüzlü ve işlerinin ehli olan kişiler. Sıcak ve soğuk başlangıçların hepsi klasik ve lezzetlidir. Torikten yaptığı “Lakerda”sı heryerde yediklerinizden açık ara farklıdır. Yüksel’in özel ve tescilli mezelerinden biri de; zeytinyağı, sirke, sarımsak ve levrek ile yaptığı “Mare a la Yüksel” dir. Levrek marinin Yüksel’e özgü hali diyelim buna. Kendi icadı ola “Karidesli, Peynirli Çoban Salata” ise Yüksel’in olmazsa olmazıdır. “Balık Pastırması” da favorilerimden bir tanesidir. Kalan mezelere gelince; “Karides Söğüş”, “Havyar”, “Çiroz”, “Ahtapot”, “Patlıcan Salata”, “Somon Füme”, Kalamar (Izgara-Tava), Karides Güveç, Tereyağlı Karides, sarımsaklı ve baharatlı “Tarak”, Balık Böreği ve Ahtapot Izgara şeklinde sıralanabilir. Hepsi özenli ve lezzetlidir gerçekten. Burada mezeyle karın doyurmak yerine azar azar keyfini alıp altın vuruşu efsane balıklara ayırmak hedeflenmiştir. Insanlara balık yedirten yegane mekanlardan biri olmakla beraber Türkiye’nin en çok balık satan restoranıdır. Balığın profesörü dediğim Yüksel Karakış bir lüferi daha 100 metre öteden gördüğünde kaç kılçığı olduğunu bilecek kadar işi kurdu olmuş bir insan. Iş bilenin kılıç kuşananın demişler, işine olan aşkı gözlerinden okunuyor adeta. Dükkanına gelen herkesi aileden görüyor, hepsine müşteriden ziyade evine gelen birer misafiri gibi davranıyor. Samimiyeti, tecübesi ve mütevazılığıyla insanları kendi ismiyle özdeş olan restoranlarına sıkı sıkıya bağlıyor. Yavaş yavaş ve keyifle yenen mezeler, ara sıcaklar ve balıklardan sonra en hızlı tüketim tatlı kısmında oldu. Gözlerime inanamadım arkadaşlarım masaya konan dört çeşit tatlıyı otuz saniye içinde imha ettiler. Gerçekten tatlılarıyla da çok başarılı bir işletme. Özellikle yıllardır lezzeti hiç değişmeyen o “Ev Baklavası”, “Kalburabastı”, “Şekerpare” ve “Ekmek Kadayıfı”nı denemenizi öneririm. Bütün balıkçıların klasiği haline gelmiş olan sufle ve dondurmalı irmik tatlısı burada gerçekten de çok lezzetli ama dediğim gibi hakkınızı ilk etapta baklavadan yana kullanmanızda fayda görüyorum.
  • Etiketler