İşte Reha Muhtar'ın o yazısı...
Önceki gecce Reina’nın sahibi Mehmet Koçaslan, “bu yıl Türkbükü’nde ortalığı kasıp kavuran SESS’te“ aynı sözü söyleyince irkildim...
-”Şu ağaç var ya, şu çınar ağacı...” dedi Koçaslan;
-”Bu kulübü, tıklım tıklım dolduran, ona hava veren, ambiyans katan şey bu ağaç... Bu koyda başka hiçbir mekanda yok böyle doğal bir dekor...”
***
SESS’in işletmecisi Nedim Binler “çınar ağacının gövdesindeki ayrığa ışık yerleştirmişti...”
Bar; bir ağacın altında, yeşilliklerin ortasında bir mekan sunuyordu müşteriye...
Bu haliyle “diğer mekanlardan ayrıldığını“ söylüyordu Mehmet Koçaslan...
Nedim Binler; “Çok haklısınız... Gerçekten öyle...” diyordu...
Atina’daki Yerofinikas ve Bodrum Türkbükü’ndeki SESS...
Otuz yıl arayla iki ağacın altına kurulmuş iki mekandılar...
Ben ağaçların dışında Yerofinikas’ın “bana memleketimin mutfağının mükemmelliğini anlattıran gururunu sevmiştim...”
“Bunlar bizim yemeklerimiz“ derdim, bütün misafirlerime...
***
SESS’te, Nedim Binler’in kulağına şöyle fısıldadım;
-”Herkes Türkçe müzik yaptığın için, burası böyle dolu zannediyor... Oysa çok damardan bir parça sıralaması ve tempoyla gidiyor Türkçe repertuvar... Müşteriyi böylesine coşturan ve damarına işleyen, onu içmeye teşvik eden bir DJ başarısına uzun zamandır şahit olmamıştım...”
Bodrum’a geldiğim günden beri, bir aydır ilk kez bir geccede iki mekan yapıp, saat 2.30’da gecceyi tamamlıyordum...
***
Ship A Hoy’da Amerikalı, Fransız ve Hollanda’lı misafirlerimle yediğim yemek tıpkı yıllar önce Atina’da Yerofinikas’da hissettiğim gibi “memleketimin mutfağından dolayı bana gurur veriyordu...”
Bodrum muhteşemdi...
Türkbükü’ndeki gecce muhteşem...
Yerofinikas-Atina ve Yunanlı
konuklarım...
Bodrum-Ship A Hoy-SESS ve Amerikan, Fransız, Hollandalı misafirler...
Otuz yıl önce...
Otuz yıl sonra...
Yaşasın İstanbul; yaşasın Türkiye!..
6 Aralık 2019, Cuma
Gecce.com Anasayfa
- GİRİŞ YAPIN
- veya
- ÜYE OLUN